Akp’nin sürtüğü saynur tezel, doğru habercilik yap!

#1
YORUMSUZ ..

DHKC, Açıklama 433, 10 Temmuz 2014


Tarih: 10 Temmuz 2014, Açıklama: 433

AKP’NİN SÜRTÜĞÜ SAYNUR TEZEL, DOĞRU HABERCİLİK YAP!



YALANLARININ HESABINI SORARIZ!

AKP iktidarı sürecinde kalemini faşizme satan çok gazeteci gördük. Aslında gazetecide denilemez onlara, satılmış beyinler, kalemler diyebiliriz.

Halkımızdaki cüretin zerresi olmayan ahmak ve korkak gazetecilerdir onlar. Özellikle Haziran Ayaklanması öncesi bu ahmaklar daha bir cesur küfür ederlerdi devrimcilere ve halka. Daha bir cüretli yalan söylerlerdi televizyon kanallarında. Ama halkımızın da artık bu yalancılara karnı tok, uyandı daha açık ve net görüyor bu gerçekleri. Öyle ki çatışmaların en yoğun olduğu zamanlarda burjuva medyanın araçları tahrip edildi, binlerce insan binalarının önünde yalanlarını yüzlerine haykırdı.

Burjuva medya yalanın, devrimciler gerçeğin savunucusudur. Devrimcilerin amacı doğru olanı halka kavratmaktır, yol yöntem bulup anlatmaktır.

Yalan söylüyorlar çünkü iktidarın gücünü mutlak görüyor halka inanmıyorlar. Yalan söylüyorlar çünkü para için yapamayacakları şey yoktur. Düzenin devamı için halkın kanı oluk oluk aksa dahi kılları kıpırdamaz. Bu çirkeflik burjuva medyaya hastır. Bu çirkeflerin ipliğini pazara çıkaracağız. Ağızlarını toplamayı bilmeyenlerin ağzını toplamasını biliriz. Ölümüne yarattığımız bu değerlere dil uzatılmasına izin vermeyeceğiz. Bu ağzını toplaması gereken alçaklardan bir tanesi de Saynur Tezel denilen sürtüktür.

Saynur Tezel zaten AKP’nin bir sürtüğüsün*, ispatlamazsan aynı zamanda bir alçaksın!

CNN Türk’ün haber spikeri Saynur Tezel her gün yaptığı “Günlük” programında “DHKP-C’nin gizli servisler tarafından kullanıldığını biliyoruz” dedi. 42 yıllık mücadele tarihimiz var ve bu tarih dost ile düşmanımızın çok net olduğu tertemiz bir tarihtir. Bu düşmanlarımızdan birisi MİT denilen işkence kurumudur.

Saynur Tezel bizi bu işkence kurumunun yönlendirdiğini söylüyor. Sen Kimsin Saynur Tezel? Tekellerin maaşlı bülbülüsün. Bu söylediklerinle ilgili elinde bir bilgi var mı? Varsa açıkla o zaman, açıklamazsan bir alçaksın. Senin gibi faşizmin maaşlı sürtüklerini iyi biliriz biz.

Beyinlerinizi satmışsınız siz, bu yüzden kanal kanal dolaşıyorsunuz. AKP senin SKY Türk’ten işten çıkarılmanı sağlayınca CNN Türk’e sizin kulunuz köpeğiniz olacağım diye yemin içerek mi döndün. Çürümüşlüğün en iyi örneğidir Saynur Tezel. Bu yalanları ilk kez söylemilyor, AKP’nin sözcülüğünü ilk kez yapmıyor. Ama biz kimseye benzemeyiz zeka özürlü kadın, üç kuruş aldığın para için devrimcileri karalayamazsın. 14 yaşındaki çocuklarımızın dahi bedel ödediği bu tertemiz onurlu tarihi senin gibi alçakların karalamasına izin vermeyiz. Tekrar ediyoruz ispatla o zaman, yoksa sana her fırsatta yazacağız sen bir şerefsizsin diyeceğiz. Yok eğer ben yalan söyledim diyorsan çık konuş. Ya da ben AKP’nin yeminli yalancı bülbülüyüm diye açıkla.

Saynur Tezel tarafını net koyan bir alçak. Emperyalistlerin borazanı Tezel Reyhanlı’da halka yönelik yapılan katliamda yaptığı haber ile de bunu kanıtlamıştır. AKP’nin ölü sayısını saklıyor diye tartışıldığı süreçte Tezel, “ölü sayısının bir önemi yok, önemli olan bunu Suriye yaptı” demiştir. Ölü sayısının ne önemi olur ki onun için, canı yanan, kolu bacağı parçalanan o değil, onun bir tanıdığı da değil. Onun gibi kalemini, ruhunu faşizme satmış bencil bir “haberci” için halkın acısının bir önemi olmaz. Öte yandan emperyalizmin politikaları gereği Suriye’yi hedef tahtasına oturtmaktan da çekinmeyen bir işbirlikçidir Tezel.

“Bu olayı Suriye yaptı” diyor Saynur Tezel. Nereden biliyorsun sen be kadın? Ne oldu, hani Suriye yapmış mı? Kanıtladınız mı? Ama basın ahlakı yok ki çıkıp özür dileyesiniz, yalan haberciliğinizden dolayı. Nusra Cephesi denilen işbirlikçi kasap örgüt, katliamı üstlenmesine rağmen çıkıp Suriye yaptı diye haber yapıyorsun. Program boyunca sık sık, "Suriyeli muhalifler bunun Türkiye'ye yönelik bir saldırı olduğunu bildiriyor" diyerek tarafını seçiyordu. Kimi savunuyorsun sen? Suriye’de insanların kafalarını kesen, derilerini yüzen işbirlikçi Nusra gibi IŞİD gibi örgütleri mi?

Yine Hasan Ferit Gedik’in cenaze haberinde tarafını belli etmişti Tezel. Hasan Ferit’in cenazesinin 4 gün defnedilememesinin sorumlusu olarak devrimcileri göstermişti. Ne halka ne halkın değerlerine saygısı yoktur. Sorumsuzdur.

Saynur Tezel yaptığı bütün programlarda AKP faşizmine yönelik tek bir eleştiride bulunmamakla birlikte her zaman onları meşrulaştıran yorumlar yaptı. Sen böyle devam et. Kanal kanal gez... hangi patron kaç para verirse onun dediğini yap. İktidara kim geçerse onun borazanı ol.



BİRAZCIK AHLAKLI OLUN VE ONURLU GAZETECİLİK YAPIN! KESER DÖNER SAP DÖNER GÜN GELİR HESAP DÖNER. BUNU UNUTMAYIN!

Bugün AKP faşizminden korkunuzdan ağzınızı açmıyorsunuz, satıyorsunuz kalemlerinizi, küfürler yalanlar söylüyorsunuz devrimcilere. Unutmayın bu devran böyle gitmez, mutlaka hesabı sorulur. Sizi uyarıyoruz ona göre konuşun, faşizmin yalan haberlerini yapmaktan vazgeçin.

Faşizm insanlık onuruyla bağdaşmayan dünyanın en aşağılık, en şerefsiz işi paralı yalancılığı meslek haline getirmiştir. Bu nedenledir ki kan, irin ve pislik içtiği suya yediği ekmeğe bulaşmıştır; sıktığı eli kirletmektedir. Faşizmin elini sıkmayın.

Tekellerin TV kanalları namussuzların, şerefsizlerin cirit attığı bir yerdir. Bizim değerlerimize, uğruna ömrümüzü verdiğimiz değerlerimize dil uzatmayacaksınız. Her şeyin bir sınırı var.



ÖRGÜTÜMÜZ HAKKINDA ŞAİBE YARATAMAZSIN SAYNUR TEZEL

Örgütümüz hakkında şaibe ve güvensizlik yaymak Saynur Tezel’in haddi değil. CNN Türk’de işten çıkarmalar hep olacak. Bakın daha yeni Rıdvan Akar’ın işine son verildi. Paçanızı kurtarmak için bize çamur atmayacaksınız. “Ya işsiz kalırsam” korkusuyla boyun eğiyor devrimcilere saldırıyorsunuz. Hadi diyelim sana böyle bir haber geldi. Senin görevin bu haberin aslını astarını araştırmaktır. Ama sen ne yapıyorsun Tezel, dilinin ucuna geleni sözde doğaçlama konuşur gibi anlatıyor, söylüyorsun. “DHKP-C’nin gizli servisler tarafından kullanıldığını biliyoruz” diyorsun...

Nerden iliyorsun? Ne biliyorsun?

Yalan söylüyorsun. Örgütümüz hakkında polisin, MİT’in kontra bilgilerinin dışında tek bir şey yoktur. Bildiğin şeyleri konuşmuyorsun: Sana dikte edilen, senden konuşman istenen şeyleri konuşuyorsun. Örgütümüzün gizli servisler tarafından kullanıldığına dair elinde tek bir bilgi, belge, kanıt yoktur...

Saynur Tezel, çağırdığı konukla doğaçlama konuşarak “bilmiş” havaları yapıyor... Bu “bilmiş” havalarını bırak... O bize küfrettiğiniz metinlerin tek senin önüne konulmadığını biliyoruz...

Oligarşi içi çatışmada birbirini yiyen kesimlerin, söz konusu olan devrimciler ve halk olunca bütün çelişkilerini bir kenara koyup nasıl aynı dili konuştuğunuzu biliriz.

Sözde Doğan Medya ile AKP arasında, Fethullahçılar ile AKP arasında kıyasıya bir çatışma vardır... Ama devrimci hareketin politikaları tüm halk için umut olmaya başladığındı, halkımız devrimci hareketin politikaları etrafında birleşmeye başladığında hepsinin de korkuları aynı anda büyür. Şimdi yaptığınız budur. Kendi aranızdaki tüm çelişkileri bir kenara bırakıp devrimci harekete saldırıyorsunuz...

AKP’nin kontra politikalarının aracı olmayın. Kontra programlarınızla devrimcilere pisliklerinizi bulaştıramazsınız. Devrimcilerin dostları da, düşmanları da açıktır: Gizli servislerle işi olmaz...

Biz oligarşinin çürümüş düzenini yıkmak için savaşıyoruz. Tüm Kurumları ile yozlaşmış olan oligarşik devletinizi yıkacağız. Halkımıza şimdiden nasıl bir iktidar kuracağımızı gösteriyoruz. Silahlı milislerimiz nasıl bir adaleti temsil ettiğimizin göstergesidir. Eylemlerimiz kimlerin düşmanımız olduğunun kanıtıdır. Tüm faaliyetlerimiz nasıl bir ülke istediğimizin kanıtıdır. Tarih yazacak ve göreceksiniz.

Saynur Tezel bizi halk düşmanı işkencecilerin kullandığını söylüyor. Bu yalanlarınıza kimseyi inandıramayacaksınız.

FAŞİZME KARŞI VERDİĞİMİZ MEŞRU VE HAKLI MÜCADELEMİZ KAZANACAK!

KARALAMALAR, ÇAMUR ATMALAR BİZİ YOLUMUZDAN DÖNDÜREMEYECEK!


sürtük: Vaktini çok gezerek geçiren, kendini pazarlayan kadın...



DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ

 
D

denizheval

#2
YORUMSUZ ..

DHKC, Açıklama 433, 10 Temmuz 2014


Tarih: 10 Temmuz 2014, Açıklama: 433

AKP’NİN SÜRTÜĞÜ SAYNUR TEZEL, DOĞRU HABERCİLİK YAP!


....
....
..
.


sürtük: Vaktini çok gezerek geçiren, kendini pazarlayan kadın...



DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ


sürtük Türkçe sözlük anlamı:

sürtük: vaktini çok gezerek geçiren, evinde oturmayan (kadın). orospu. Kaynak <<<

Bildirinin en kayda değer kısmı burası oluyor.
Bu dilin sahibi ya bizzat kendisi Kadın (düzenin empoze ettiği akıldan ve bakış açısından sıyrılmayı başaramadan Devrimcilik adına kirliliği resmi olarak sunan) veya Kadın cinsine düşman kişilik bozukluğu olan birisi.

Birde utanmadan arlanmadan Açıklamanın altına Sürtüğün anlamını yapıştırmış.
 
#3
sayın 10_eylül_1994. bu astığınız bildiri bir örgütün bile olsa bu dil ile bu foruma uygun değildir. size saygısızlık yapmamak için sizin kaldırmanızı rica edeceğiz. elbette eleştiri hakkınızı kullanabilirsiniz, ama bu yazı bu hali ile bu forumda kalamaz
 
#4
sayın 10_eylül_1994. bu astığınız bildiri bir örgütün bile olsa bu dil ile bu foruma uygun değildir. size saygısızlık yapmamak için sizin kaldırmanızı rica edeceğiz. elbette eleştiri hakkınızı kullanabilirsiniz, ama bu yazı bu hali ile bu forumda kalamaz
Dursun ki devrimcilik nasıl olmaz ibret olarak dursun . Sürtük , gerizekalı kadın ifadelerini görünce şok oldum , lümpen dillerini biliyordum ama Halk Cephesi yerelliklerinin acemilikleri diyorlardı , ben DHKPC açıklaması olarak ilk kez böyle birşeye tanık oluyorumki inanın gülsemmi üzülsemmi bilemiyorum . Mahallenin dedikoducu kadınları gibi bildirimi yazar koskoca örgüt :D ? Bir saçını başını yollarım eksik :D

Gülücükler için özür dilerim , böyle bildiriye böyle yorum ..
 
#5
Dursun ki devrimcilik nasıl olmaz ibret olarak dursun . Sürtük , gerizekalı kadın ifadelerini görünce şok oldum , lümpen dillerini biliyordum ama Halk Cephesi yerelliklerinin acemilikleri diyorlardı , ben DHKPC açıklaması olarak ilk kez böyle birşeye tanık oluyorumki inanın gülsemmi üzülsemmi bilemiyorum . Mahallenin dedikoducu kadınları gibi bildirimi yazar koskoca örgüt :D ? Bir saçını başını yollarım eksik :D

Gülücükler için özür dilerim , böyle bildiriye böyle yorum ..
sayın 10_eylül_1994. gerekçenize bağlı olarak yazı dursun talebinize katılıyoruz ama politik bölümlere asılan yazı ve bildiriler dil olarak uygun değil ise orada olmasına izin verilmiyor. ayrıca siz eleştiri amaçlı asmışsınız bu anlamda başka bir bölümde olduğunda talebiniz doğrudur. bu anlamda sizin taşınmasına onay vermenizi rica edeceğiz.

teknik sorumlu arkadaş bu taşımayı yapana kadar kalabilir. tartışmaya açma amaçlı konuyu foruma taşımanız hakkınızdır. bu hakkınız çiğnenmeden taşınabilinir.
 
#6
10_eylül arkadaş.. yazıyı sen açtığın için., amacının da farkındaydım.. o yüzden hemen müdahil olmadım.. gerçi.. olsa idim., deniz arkadaş gibi yazardım.. yani., politik bir örgütün., politik bir bildirisi olarak ele almazdım..

buna benzer saçma bildirilerini ben de foruma taşıdım.. ama mizah sayfasına taşıdım.. sende öyle yapsaydın bence denk düşerdi..

diğer yandan.. bu hareketin aldığı karakter ve yaşama yansıtması noktasında ciddi tartışmaların yapılması hatta teşhiri gerekir..

elbette Saynur tezele şu sözleri doğrudur.. Bu söylediklerinle ilgili elinde bir bilgi var mı? Varsa açıkla o zaman, açıklamazsan bir alçaksın.
ama aynı şekilde şu da doğrudur..

dhkp., saynur tezel'in vucudunu para ile sattığını belge ile ispatlamak zorundadır.. demekki erkek olsa ibne diye başlayacaktı..
bu ve benzer bildirileri., komediyi aşan lümpen devrimciliğin ehlikeli örgütlenmesi anlamını taşıyan bir duruşun ispatıdır..

ışid diyorlar.. onlar da sürtük diye başlıyor sonra ne yapıyor bilinir..
 
#8
Sabah yazarı Emre Aköz'ün kaleminden
çıkmış gibi. Herhalde Parti Cephe'yi tamamen
sahneden silmeye çalışıyorlar. Gerçekten
yazık. Cephe bu değil, vallahi billahi.
 
#10
Haklı bir davada argo kullanmak o kadar da kötü bir şey değil daha incelikli hakaret edebilirdi o kadına orası ayrı bir konu.
o yazıyı yazan ZİHNİYET daha incelikli hakaret edemezdi........

burada bildiriyi yazan çizgi/hareket eleştiriliyor ama eleştirilen aslında bir "zihniyet"dir..
üstelik., haklı eleştirisine zemin kayması yaratmakla kendi kendine proavakasyon yapıyor..

burada sprulması gereken sorulardan biri de şu olmalıdır..
"bu hareket., neden? sürekli bu dili kullanmaya yöneliyor ve artırıyor"..
aynı hareket., etkili olduğunu iddia ettiği mahallede toplumsal devrim zeminlerinde yaptıklarını değil., fahişeleri teşhiri!! öne çıkartıyor..

bana göre.; belirli bir kitleyi ve kitle karakterini hedefliyor da ondan..
buraya virgül koyup devam edeyim..........

toplumsal devrim.. devrimci mücadelenin ana zeminidir.. bu mücadele zemininde sürecin işletilmesi noktasında farklı biçim ve çözüm önerileri/pratikleri olabilir.. ama... bazı zeminler her kesim için ortaktır..

orospu çocuğu.: bu bir tepkisel şiddet aracıdır.. ne kadar kötü biri olduğunu belirtmiş olursun.. buna bir de., ibnelik yapıyor.; eklendiğinde daha derinlikli anlam kazanır..
buna halkın bir tepkisi demek toplumsal devrim nedir.. "bi şey" bilmemek yada bildiğinin bir "halt" olduğunu ispatlamak demektir..

orospunun doğurduğu çocuklar daima kötüdür.. bu bir toplumsal ahlak-kültür bilincidir.. velevki hayırlı bir vatandaş olsun ama anasının orospu olduğu bilinsin.. vay be.. bir orospudan adama da çıkıyormuş.. denir..

bedenini cinsel tüketim amaçlı bir ücret(her türlü olabilir) karşılığında sunmaya fuhuş deniliyor.. sunana da orospu.. ama burada sunuş biçimi ve koşulları devreye giriyor., ahlaki olan-olmayan ayrımı başlıyor..

evdeki bir dişiye talip olan ne vereceğini gösterir talip olur.. evdeki dişi sahibi buna göre onaylar.. dini törende de ücret konuşulur.. geleneklerde buna başlık parası denir.. yani "baş" yani mal(büyük-küçük baş hayvan) parası.. buna fuhuş denilmez.. satana pezevenk., satılana da orospu denilmez..
çünkü burada mülkiyet(ahlak!) kuralları dışına çıkılmıyor..

bir dişi bu konuda var olan mülkiyet kuralları dışı iş yaparsa adını anında koyarlar.. çünkü., mülkiyet pazarının dışında bir pazar yaratıyor.. mülkiyet sahiplerinin sermayesine zarar veriyor..

bir fabrikada.. çalışan.. yani bedeninin üretebildiği emek enerjisini ücret karşılığında satan., kutsaldır..
bir başka çalışan gelip., daha az ücret karşılığı sattığında onun için., kendini işverenlere pazarladı derler.. aracı olan sendikaya da peşkeş çeken anlamında pezevenk demiş olurlar..
koyulaştırdığım tanımlar orospu ve pezevenk tanımları ile eşdeğer tanımlardır.. sadece daha incelikli hakaret ..

virgülü kaldırıyorum.......



 
#11
toplumsal devrim süreci işlettiğini iddia eden her hareket., var olan toplumsal yapı da.; bir şeyleri kaldırıyor., değiştiriyor., dönüştürüyor., ve en önemlisi yenilerini yaratıyor demektir..

buna göre dili olur., buna göre araçları ve pratiği olur.. dhkp hareketi dili ve pratiğine ve araçlarına baktığımızda ne? görüyoruz...

elbette her şey olumsuz değil.. yanlış değil., ama varsa olumsuz-yanlış olan şeyler var olan doğruları ezecek-silecek ve olumsuza evirecek zeminlerdir..

sistem basınında var olan saldırılara.. sürtük gibi bir dil ile müdahil olmak öncelikle devrimci zihniyetin yerine mahalle kabadayısının hakim kılınması demektir.. bunu bir kadına yapmak erk-ek egemen zihniyetini komünist zihniyet içinde meşrulaştırmak demektir..

BANA GÖRE... dhkp bu işleri cahilliğinden., mahalle kabadayısı niteliğinden öte olmadığından yapmıyor.. bilinçli olarak yapıyor.. yaşım itibariyle bu hareketi 70'li yıllardan beri bilirim.. takip ederim.. böyle bir dili asla olmamıştır..

bulunduğu alanlarda lümpen varoş gençliğini örgütlüyor.. bu tabanı politik bir taban olarak yaratıyor veya devşiriyor..
varoş gençliği kır-kent., göz önünde zenginlik ama elde yoksulluk., geleceğin belirsizliği ve daha iyi olmanın olanaksızlığı., vs. gibi zeminlerden dolayı yaşanan travmalarla lümpen karakter özelliği taşımaya müsaittir.. devrimci-politik örgütlenmeler bunu isyankar ve değişimci karaktere evirmenin en iyi aracıdır.. bu hareket yıllarca bu işlevsellikde oldu.. ama şimdi bilinçli olarak tersini işletiyor..
varoş gençliğini örgütlüyor ama değiştirmeden., üstelik lümpen karakterini politikleştirerek örgütlüyor..
bence asıl tartışılması gereken zemin burasıdır..
 
#12
Bu lümpen dil hepimizin içine sızmış durumda ne yazık ki kendimde de yansımalarını görebiliyorum delikanlılık denilen kavram yüzünden oluyor hepsi delikanlı davranmaya çalışırken lümpenleşiveriyoruz bazen.
 
#13
Bu lümpen dil hepimizin içine sızmış durumda ne yazık ki kendimde de yansımalarını görebiliyorum delikanlılık denilen kavram yüzünden oluyor hepsi delikanlı davranmaya çalışırken lümpenleşiveriyoruz bazen.
hayır, böyle olmaz. nasıl ki hamileyken bakire olunamazsa, sosyalist bilince sahipken de lümpenleşilemez.

geriye gidiş olmaz.

demek ki bilincimiz yeterince sosyalist bilinç hâline gelememiştir. zaten az ya da çok "lümpen", gayrı-sosyalist ve hatta anti-sosyalist bilince sahibizdir.

"delikanlılık" kavramı ille de lümpenleşmeye açılan bir kapı ollmayabilir. delikanlılık kavramı deniz'liğe de açılabilir; okyanusluğa da...

"erkeği öldürmek" diye bir kavram vardır. erkek olarak, en erkek olarak, erk'i ortadan kaldırmak için çalışmak mümkün.

erk-ek olmadan erkek olmak mümkün.
 
#14
hayır, böyle olmaz. nasıl ki hamileyken bakire olunamazsa, sosyalist bilince sahipken de lümpenleşilemez.
geriye gidiş olmaz.

demek ki bilincimiz yeterince sosyalist bilinç hâline gelememiştir. zaten az ya da çok "lümpen", gayrı-sosyalist ve hatta anti-sosyalist bilince sahibizdir.

"delikanlılık" kavramı ille de lümpenleşmeye açılan bir kapı ollmayabilir. delikanlılık kavramı deniz'liğe de açılabilir; okyanusluğa da...

"erkeği öldürmek" diye bir kavram vardır. erkek olarak, en erkek olarak, erk'i ortadan kaldırmak için çalışmak mümkün.

erk-ek olmadan erkek olmak mümkün.
nasıl ki hamileyken bakire olunamazsa, sosyalist bilince sahipken de lümpenleşilemez.

meryem "anamız" olmadı mı? :)
tüp bebek olayında bu durum mümkün..
ama., doğum yapmış kadın bakire olamaz denebilir ki.. onu da sezeyan ile açıklayabilirim.. :)

bence sözlerindeki doğruluğu şurada aramak gerekir.. demek ki bilincimiz yeterince sosyalist bilinç hâline gelememiştir.
burada da.. yeterli bilince erişilememiş., alınan bilinç kavranamamış., vs. gerekçeler söylenebilir ama.. şu da söylenebilir.. "sizin sosyalist bilinç dediğiniz şey kapitalist modernitenin "sol" bilinci olmasın?..

kadının seçme-seçilme hakkının olmadığı yerde seçme-seçilme hakkını yücelten bilinç ne ise.. erk-ek sosyalizmi de odur..

fuhuş için bedenini satana fahişe denir ceza verilir.. fuhuşu para ile alana bir şey denmez cezası da yoktur.. iş üzerinde yakalanırsa sadece parası ziyan olmuş olur..
bu yüzden.. bu "bilinç".. orospu!!ya gidenlerin peşine takılıp cezalandırmaz., orospu!! avına çıkar.. bir de avı ile poz verir.. yada avını başka erk-eklere "teşhir" eder..



ek not..
ne zaman şu bakire kavramı ortadan kalkar.. o zaman bilinç konuşulabilinir..
 
Son düzenleme:
#15

nasıl ki hamileyken bakire olunamazsa, sosyalist bilince sahipken de lümpenleşilemez.

meryem "anamız" olmadı mı? :)
tüp bebek olayında bu durum mümkün..
ama., doğum yapmış kadın bakire olamaz denebilir ki.. onu da sezeyan ile açıklayabilirim.. :)

bence sözlerindeki doğruluğu şurada aramak gerekir.. demek ki bilincimiz yeterince sosyalist bilinç hâline gelememiştir.
burada da.. yeterli bilince erişilememiş., alınan bilinç kavranamamış., vs. gerekçeler söylenebilir ama.. şu da söylenebilir.. "sizin sosyalist bilinç dediğiniz şey kapitalist modernitenin "sol" bilinci olmasın?..

kadının seçme-seçilme hakkının olmadığı yerde seçme-seçilme hakkını yücelten bilinç ne ise.. erk-ek sosyalizmi de odur..

fuhuş için bedenini satana fahişe denir ceza verilir.. fuhuşu para ile alana bir şey denmez cezası da yoktur.. iş üzerinde yakalanırsa sadece parası ziyan olmuş olur..
bu yüzden.. bu "bilinç".. orospu!!ya gidenlerin peşine takılıp cezalandırmaz., orospu!! avına çıkar.. bir de avı ile poz verir.. yada avını başka erk-eklere "teşhir" eder..



ek not..
ne zaman şu bakire kavramı ortadan kalkar.. o zaman bilinç konuşulabilinir..

yazdıklarına şu kısa düzeltmeyle katılayım: kapitalist modernite fuhuşu doğal bir "seks işçiliği" olarak normalleştirir. bu anlamda, sol-lümpen-feodal kültürün (yani cephe kültürünün!) fahişeyi dövüp teşhir eden davranışı ile uyumsuzdur. cephenin "sürtük" vb söylemi ile kapitalist modern "seks işçisi" söylemi birbirine zıddır.

"bacı" ve "sürtük" söylemi ise siyamlı ikizler misali birbirini tamamlar.

hizaya gelene "bacı", hizadan çıkana "sürtük"... hizadan çıkıp çıkmadığını bilmiyorsan da "bayan" :D

"bayan voleybol takımı" bile var bizim ülkemizde. :)

bakirelik kutsal, hâlâ bakir olmak ise ayıptır bizim "cephe"mizde. :)
 
#16
yazdıklarına şu kısa düzeltmeyle katılayım: kapitalist modernite fuhuşu doğal bir "seks işçiliği" olarak normalleştirir. bu anlamda, sol-lümpen-feodal kültürün (yani cephe kültürünün!) fahişeyi dövüp teşhir eden davranışı ile uyumsuzdur. cephenin "sürtük" vb söylemi ile kapitalist modern "seks işçisi" söylemi birbirine zıddır.

"bacı" ve "sürtük" söylemi ise siyamlı ikizler misali birbirini tamamlar.

hizaya gelene "bacı", hizadan çıkana "sürtük"... hizadan çıkıp çıkmadığını bilmiyorsan da "bayan" :D

"bayan voleybol takımı" bile var bizim ülkemizde. :)

bakirelik kutsal, hâlâ bakir olmak ise ayıptır bizim "cephe"mizde. :)
bende.. düzeltmene düzeltme yapayım.. kapitalist modernite., o dediğin şeyi yapmaz.. sadece sektörü pazar ve denetim sistemi içinde tutmak için hareket eder.. yani., kayıt dışı ekonomiyi kayıt içi yapar.. hatta bazı kayıt dışı görünen ekonomiler aslında kayıtlıdır sadece belirlenmiş "kayıt dışı sistemi" dışına çıkarsa kara para işlemi görür.. buna normalleştirme diyorsan., olan budur..

ayrıca.. kapitalist modernite sıkı oportünisttir.. prüten ahlak gibi.. bir yandan ahlakı işletir diğer yandan işine gelecek ise yada bir şeyi engelleyecek ise ahlakı şekilsizleştirir..

seks işçiliği tanımı daha çok tartışılacaktır.. yasallaştırılmış seks hizmeti satışları(kadın bedeni- seks araçları görsel- yazılı yayınları vs.) "resmi"leşti.. ama işçilik yanı henüz "resmi"leşmedi.. örneğin sendika hakkı yok.. ssk hakkı yok.. yarı "illegal"..

emek alanında da bir çok şey böyle idi.. "resmi"leştirildi.. işe ev kadınlığı ile başladılar.. ev kadını işi sizce beden ikramından ayrı mı?...

metres nedir? kelime anlamı nedir? hangi? işin adıdır.. bu bir sorudur.. araştırın bulun..
 
#17
bende.. düzeltmene düzeltme yapayım.. kapitalist modernite., o dediğin şeyi yapmaz.. sadece sektörü pazar ve denetim sistemi içinde tutmak için hareket eder.. yani., kayıt dışı ekonomiyi kayıt içi yapar.. hatta bazı kayıt dışı görünen ekonomiler aslında kayıtlıdır sadece belirlenmiş "kayıt dışı sistemi" dışına çıkarsa kara para işlemi görür.. buna normalleştirme diyorsan., olan budur..

ayrıca.. kapitalist modernite sıkı oportünisttir.. prüten ahlak gibi.. bir yandan ahlakı işletir diğer yandan işine gelecek ise yada bir şeyi engelleyecek ise ahlakı şekilsizleştirir..

seks işçiliği tanımı daha çok tartışılacaktır.. yasallaştırılmış seks hizmeti satışları(kadın bedeni- seks araçları görsel- yazılı yayınları vs.) "resmi"leşti.. ama işçilik yanı henüz "resmi"leşmedi.. örneğin sendika hakkı yok.. ssk hakkı yok.. yarı "illegal"..

emek alanında da bir çok şey böyle idi.. "resmi"leştirildi.. işe ev kadınlığı ile başladılar.. ev kadını işi sizce beden ikramından ayrı mı?...

metres nedir? kelime anlamı nedir? hangi? işin adıdır.. bu bir sorudur.. araştırın bulun..
metres, kelime anlamı olarak "eş" demek. ama anlam daralmasına uğrayarak, sadece gayrı-resmî kadın eşi anlatan bir kelime olmuş. ama sonuçta resmî veya gayrı-resmî, eş eştir. :)

şimdinin modern ve feminist nikah memurları "sizi eş ilan ediyorum" diyorlar. eskiden karı-koca ilan ederlerdi. eş olunca metres oluyorlar, ama kim artık dildeki incelikleri, bu tür öyküleri merak ediyor ki? :)

kapitalist sistem fuhuşu doğal bir sistem içi iş olarak görür. o kadar ki, bir ara almanya'da, işsizlik sigortası alan bir kadına iş bulma kurumu iş olarak fahişeliği bulmuştu ve kadın da bu işi kabul etmeyince işsizlik sigortasını kesmişti. bundan 20 yıl kadar önce...

sosyalist ahlak ise her türlü fuhuşu nahoş bir durum olarak görür. çünki sadece isteğe bağlı, gönüllü aşk ilişkisi meşrudur ve anlamlıdır. çıkar karşılığı yapılan tüm işler kötüdür.

kayıt dışı görünüp de kayıt içi olan pek çok iş vardır kapitalist sistemde. korsan kitap basımından uyuşturucu işine kadar. silah ticaretinden gönül ilişkisine kadar. kaydı kuydu vardır sonuçta bir yerlerde. olmasa da sistemin özüyle aykırı olmadıkça sorun teşkil etmez.

avrupa'da seks işçileri sendikası dahi var diye biliyorum. veya bu yönde mücadele veren fahişe kadın mücadeleciler var. toplumun en ezilen kadınlarını örgütlemeye çalışıyorlardı.

ama işin özü tartışmaya açık. seks işçisi kavramının feodal ahlak ve kapitalist ahlak dışında tartışılması ve sorgulanması gereken bir yanı var. bunu da yapmak gerek.
 
#18
düzelteyim.. metres eş demek değildir.. metress fransızcadan gelmedir.. bayan öğretmen anlamındadır.. yani mürebbiye dediklerimizden.. her mürebbiye aynı zamanda evin erkeğinin yedek "zev-k-cesidir".. buradan farklı bir içerik kazanmıştır..

kapitalist sistem fuhuşu doğal bir sistem içi iş olarak görür. o kadar ki, bir ara almanya'da, işsizlik sigortası alan bir kadına iş bulma kurumu iş olarak fahişeliği bulmuştu ve kadın da bu işi kabul etmeyince işsizlik sigortasını kesmişti. bundan 20 yıl kadar önce...
sanmıyorum.. çünkü.. iş bulma kurumunun bulduğu iş., o kişinin yapısına yaşamına vs. uygun olmak zorundadır.. ayrıca bu konu avrupada 20 sene önce yasallaşmadı.. daha yeni başladı..

ama sistem içine alma denetleme olayları tarihseldir.. kentleşme ile başlar.. bazı mahalleler ve evler bu konuda izinli olarak açılırdı..
askeri seferlerde bu konuda ayrıca gezici "çadır"lar vardı..

sosyalist ahlak ise her türlü fuhuşu nahoş bir durum olarak görür. çünki sadece isteğe bağlı, gönüllü aşk ilişkisi meşrudur ve anlamlıdır. çıkar karşılığı yapılan tüm işler kötüdür.
bana görede sosyalist ahlak bu konuda haklıdır ve doğru yapıyor.. ama çifte standartlı davranıyor..

çıkar karşılığı yapılan tüm işler kötüdür
ücretli emek de çıkar karşılığı yapılan iştir.. gönüllü emek ilişkisi değildir.. meşrudur ve anlamlıdır da denilemez..
ilk başlangıcı(ücretli emek) da gönüllü olmadı.. zoraki idi.. iş dalı-iş yeri değiştirilemezdi.. zamanla işten çıkma., iş alanı değiştirme meşrulaştı.. BU ANLAMDA..
ama işin özü tartışmaya açık. seks işçisi kavramının feodal ahlak ve kapitalist ahlak dışında tartışılması ve sorgulanması gereken bir yanı var. bunu da yapmak gerek.
evet.. tartışmak gerek.. kimse seks işçilerinin yada orospu diyelim bunların.. sağlıksız-güvencesiz çalıştırılmasını onaylamamalıdır.. ortadan kaldırmak olayı ahlaki işler değildir..
tıpkı emeğini satarak yaşamı idame ettirmek zorunda kalmak gibi..

ama.. bu konumda biri sınıf atlayabilir.. sosyal-sınıfsal statü değiştirebilir.. her ne kadar geçmişin gundisi., amelesi vs. dense de sonuçda toplumda sermayesel gücü oranında yer edinir.. ama bir "orospu" orospudur.. asla sosyal statü kazanamaz.. bunu geçtim.. sıradan bir statü bile asla kazanamaz.. derisine kazınmıştır..
bir tek pezevenkler için çare vardır ama o bile yetersiz kalır.. vatandaş olarak devletine en yüksek vergi vererek madalya alsa da değişmez..

ayrıca.. mesele bedeb satmak ise..
mankenler., kadın tezgahtarlar., reklam-tanıtım.. işi yapan kadınlar.. hatta yaygınlaşmış olan telefonla "ciddi sektörler için bile olsa., reklam-çağrı-davet yapan kadın telefon konuşucuları da cinselliği yani kadın bedeni üzerinden iş yaparlar..

siz hiç bir açılışda bedeni dışında bir yeteneği için bir kadının kullanıldığını gördünüz mü?

bunlar birer., gerçeklik ve realitedir.. insani olarak ahlak dışı olması ayrıdır.. olan üzerinden konuşmak., çözümler üretmek başkadır..

bir yerde.. bedenini satan kadınların sendikal haklar dahil bir dizi talepleri varsa.. hadi ordan siz orospusunuz.. kahrolun denilir mi?...
demedin diye bu işi onaylıyorsun denilir mi?







 
#19
evet, metres "eş" anlamında değilmiş. etimoloji sözlüğünde öyle yazıyordu ama yeni baskıda metr, "efendi, amir" anlamından geldiğini yazıyor. neyse...

asıl önemli konu bence sosyalist ahlakla ilgili olanı. gönüllü, isteğe bağlı olan, sevgiye, aşka, beğenmeye bağlı olan ilişkinin yüceltilip, çıkara dayalı ilişkinin eleştirilmesi. buna elbette katılıyoruz. ama pratikte de bunu destekleyen bir hayat tarzına ne kadar sahibiz?

evlendiğimiz kişiyi, üzerimize tapulu, kendi hakimiyet alanımızda bir nesne olarak görme reflekslerinden ne kadar uzağız? çocuğumuzu bağımsız bir birey olarak mı görüyoruz, yoksa emir-komuta ilişkilerini en katı ve hiyerarşik biçimde yansıttığımız savunmasız canlılar olarak mı?

yanlış da olsa yaptıkları, kendi kararıdır diyerek serbesiyet alanına müdahale etmemeyi başarıyor muyuz? yoksa kendi doğrularımızı onlara sorgulatmadan dayatıyor muyuz?

fuhuş konusuna dönecek olursak, elbette paralı seks bir toplum için yozlaşmışlıktır. peki ama bunu ortadan kaldırma konusu nasıl olacak? paralı seksi yasaklamak mümkün. sosyalist veya devrimci bir yönetimin paralı seksi yasaklaması bilinen bir uygulama. ama pratikte de bunu ortadan kaldırmak daha zor.

bunun için seksin tabu olmaktan da, ayrı bir ahlak konusu olmaktan da çıkarılması gerekiyor. genel ahlak içinde algılanması yeterlidir.
 
#20
Yılmaz Güneyin davranışlarında Ahmet kayada pek çok insanda bu lümpenliğin izlerini bulmak mümkün sosyalist görüşe sahip insanlarda olabilen bir kusur mühim olan neyi temsil ettikleri ne yapıkları öyle değil mi bir İngiliz centilmeni lümpen değil ama yozlaşmışın önde gideni ne yaptığı daha önemli insanların neyi nasıl söyledikleri değil bundan hoyratça hepberaber küfürbaz olalım mahalle kabadayısı olalım demek istediğim anlaşılmasın tabi.
 
Üst