ÇOĞALAN VE TÜKENEN
' O kız solcu oğlum, seni beğenmez.' dedi Kemal.
'Eee… ne yapacağım ben peki.' dedim.
Kemal dedi ki : ' Bak oğlum , Cumhuriyet Gazetesi'yle başla önce. Yanına gittiğinde gazeteyle git, görsün Cumhuriyet okuduğunu.'
'Sonra onların bir şairi var, adı Nazım Hikmet. Sever onu her solcu, hemen kitaplarını al, onunla konuşurken Nazım Hikmet'ten şiir sıkıştır söz arasına.'
Durur muyum? Hemen aldım Cumhuriyet'i. O ne biçim gazete öyle? Karınca duası gibi yazılar, oku okuyabilirsen. Okusan ne olacak ki anla anlayabilirsen.
Durur muyum, hemen alıverdim Nazım Hikmet'in kitaplarını. Bu ne biçim şiirler öyle? Oku okuyabilirsen, anla anlayabilirsen. Teyze oğlu gördü Nazım Hikmetleri. ''Oğlum Memet, sen Komunist mi oldun, niye bu adamın kitaplarını okuyon ?'' dedi. Anlattım.'Haa…! O zaman başka, oku oğlum oku, komunist kızlar da iyi olur, anlarsın ya! ' dedi. Bıyık altından güldü.
Okudum Nazım Hikmet'i. ''…Karadeniz akıyor durmadan / deli hasret deli hasret / oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, / Memet, Memet ? 'ten başka bir şey anlamadım.
Elimde Cumhuriyet Gazetesi gittim yanına. Elini uzattı.'Memet hoş geldin.' dedi. Elimi uzattım. Yumuşacık eli, upuzun parmakları vardı. Elim eline değince sendeledim, kalbim küt küt atmaya başladı, kalbimdeki sesler, dışarıdan duyulacak sandım. 'Hele otur Memet !' dedi. Oturdum.'Annen nasıl, ilaçlarını düzenli alıyor mu?' diye sordu. Bir koşu gitti, bir hastaya iğne yapıp geldi. Ben onu hayranlıkla izliyordum. O gülüyordu.
2
O beyaz giysileri içinde bir melekti sanki. Anneme iğne yaparken de öyleydi. Annem:'Elin çok hafif, ellerin dert görmesin kızım, Allah seni sevdiğine kavuştursun!' diye dua ederdi.
Ben de içimden, 'Allah, bana kavuştursun.' diye dua ederdim. Ama askerden yeni dönmüştüm, işsizdim, parasızdım. Onu bir yemeğe götürecek param dahi yoktu. O hemşireydi, maaşlıydı, parası vardı. Güzeldi. üstelik de solcuydu.
'Cumhuriyet mi okuyorsun Memet?' diye soruverdi. Ben de bu soruyu bekliyordum işte. Kaçar mı fırsat: 'Evet' deyiverdim. Yine güldü. İyi iyi, 'Posta okuma da. Ama Cumhuriyet artık statükocu oldu.' dedi. Ne demek istediğini anlamasam da : ' Ha evet artık öyle.' dedim ben de. Yine güldü. Ben suç üstü yakalanmış çocuklar gibi mor yeşil oldum.
'Şiir de okurum ben.' dedim.'Ya öyle mi ?' dedi. 'Kimi okudun?' diye sordu. Kaçar mı:' Nazım Hikmet'i…' deyiverdim. 'Hangi şiirini en çok sevdin?' dedi. Hiçbiri kalmamıştı ki aklımda. ''Memet, Memet diye bir şiiri var ya en çok onu sevdim.' dedim. Yine güldü.'Bir de Ömer Faruk Toprak'ı oku.' dedi.'Büyür' dedim.Sonra
mı yedin, o da kim?' dedi. 'Sana Ömer Seyfettin vereyim, onu oku.' dedi. Oradan bir koşu Edebiyat Öğretmenim İhsan Bey'e gittim. Ona sordum. 'Kırklı, ellili yıllarda yaşamış Komunist bir şair.' deyiverdi. Öğretmenim ailemin sağcı olduğunu bilirdi. ' Nereden duydun oğlum Memet ? ' sorusunu da ihmal etmedi. Bir koşu Antalya'ya gittim. Buldum Ömer Faruk Toprak'ı. Aldım, eve geldim, bir solukta okudum. Şiirlerinin bir kısmını anladım, birkaçını ezberledim.
Bir koşu hastaneye gittim. Çalıştığı serviste buldum onu. Hal hatırdan sonra, sesim, ellerim titreye titreye Ömer Faruk Toprak'ı bulup okuduğumu söyledim. Güldü. 'Beğendin mi ? ' diye sordu. ' Bir de A.Kadir'i okusana.' dedi.
Bir koşu çıktım hastaneden. Mustafa Abi'ye gittim. Mustafa Abi, benim keçileri kaçırdığımı düşünüyordu artık. Bir koşu Antalya'ya gittim. Buldum A. Kadir'i. Okudum. Hepsini anladım. Bir kısmını ezberledim.
Bir koşu hastaneye gittim. Bana:' Ataol Behramoğlu oku.' dedi.
Bir koşu bulup okudum.
3
Bir Koşu hastaneye gittim. Bana :'Cemal Süreya oku.' dedi.
Bir koşu bulup okudum.
dedi. Ben Yaşar Kemal'i, Orhan Kemal'i, Puşkin'i, Çehov'u, Şolohov'u…okudum.
Dönüp Nazım Hikmet'i yeniden okudum. 'Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey.' diyordu bir şiirinde. Onu düşünmek, onu düşünüp düşünüp şiir okumak da güzel şeydi.
Bir koşu hastaneye gittim. Yanında esmer, yakışıklı biri vardı. 'Gel Memet, bu benim erkek arkadaşım, İstanbul'dan geldi.' dedi Elimi uzattım, parmaklarını avucumum içinde kırasım geldi. 'Seni düşünmek güzel şey.' demek için gelmiştim, demedim.'Öyle mi, sevgilin mi?' dedim, döndüm arkamı, hastaneden hızla uzaklaştım.
Kemal'e gittim. Oturdum, ağladım. Bana: 'Ağlama.' demedi. 'Ağla açılırsın.' dedi. Kemal'in kitaplığına baktım. Bir Dostoyevski aldım. Kemal bir kitaplara bir bana baktı, güldü. 'Ne gülüyorsun ben kahrımdan ölüyorum.' dedim. Dışarı çıktım. İnce bir yağmur yağıyordu. Bir sigara yaktım, evin yolunu tuttum.
' O kız solcu oğlum, seni beğenmez.' dedi Kemal.
'Eee… ne yapacağım ben peki.' dedim.
Kemal dedi ki : ' Bak oğlum , Cumhuriyet Gazetesi'yle başla önce. Yanına gittiğinde gazeteyle git, görsün Cumhuriyet okuduğunu.'
'Sonra onların bir şairi var, adı Nazım Hikmet. Sever onu her solcu, hemen kitaplarını al, onunla konuşurken Nazım Hikmet'ten şiir sıkıştır söz arasına.'
Durur muyum? Hemen aldım Cumhuriyet'i. O ne biçim gazete öyle? Karınca duası gibi yazılar, oku okuyabilirsen. Okusan ne olacak ki anla anlayabilirsen.
Durur muyum, hemen alıverdim Nazım Hikmet'in kitaplarını. Bu ne biçim şiirler öyle? Oku okuyabilirsen, anla anlayabilirsen. Teyze oğlu gördü Nazım Hikmetleri. ''Oğlum Memet, sen Komunist mi oldun, niye bu adamın kitaplarını okuyon ?'' dedi. Anlattım.'Haa…! O zaman başka, oku oğlum oku, komunist kızlar da iyi olur, anlarsın ya! ' dedi. Bıyık altından güldü.
Okudum Nazım Hikmet'i. ''…Karadeniz akıyor durmadan / deli hasret deli hasret / oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun, / Memet, Memet ? 'ten başka bir şey anlamadım.
Elimde Cumhuriyet Gazetesi gittim yanına. Elini uzattı.'Memet hoş geldin.' dedi. Elimi uzattım. Yumuşacık eli, upuzun parmakları vardı. Elim eline değince sendeledim, kalbim küt küt atmaya başladı, kalbimdeki sesler, dışarıdan duyulacak sandım. 'Hele otur Memet !' dedi. Oturdum.'Annen nasıl, ilaçlarını düzenli alıyor mu?' diye sordu. Bir koşu gitti, bir hastaya iğne yapıp geldi. Ben onu hayranlıkla izliyordum. O gülüyordu.
2
O beyaz giysileri içinde bir melekti sanki. Anneme iğne yaparken de öyleydi. Annem:'Elin çok hafif, ellerin dert görmesin kızım, Allah seni sevdiğine kavuştursun!' diye dua ederdi.
Ben de içimden, 'Allah, bana kavuştursun.' diye dua ederdim. Ama askerden yeni dönmüştüm, işsizdim, parasızdım. Onu bir yemeğe götürecek param dahi yoktu. O hemşireydi, maaşlıydı, parası vardı. Güzeldi. üstelik de solcuydu.
'Cumhuriyet mi okuyorsun Memet?' diye soruverdi. Ben de bu soruyu bekliyordum işte. Kaçar mı fırsat: 'Evet' deyiverdim. Yine güldü. İyi iyi, 'Posta okuma da. Ama Cumhuriyet artık statükocu oldu.' dedi. Ne demek istediğini anlamasam da : ' Ha evet artık öyle.' dedim ben de. Yine güldü. Ben suç üstü yakalanmış çocuklar gibi mor yeşil oldum.
'Şiir de okurum ben.' dedim.'Ya öyle mi ?' dedi. 'Kimi okudun?' diye sordu. Kaçar mı:' Nazım Hikmet'i…' deyiverdim. 'Hangi şiirini en çok sevdin?' dedi. Hiçbiri kalmamıştı ki aklımda. ''Memet, Memet diye bir şiiri var ya en çok onu sevdim.' dedim. Yine güldü.'Bir de Ömer Faruk Toprak'ı oku.' dedi.'Büyür' dedim.Sonra
mı yedin, o da kim?' dedi. 'Sana Ömer Seyfettin vereyim, onu oku.' dedi. Oradan bir koşu Edebiyat Öğretmenim İhsan Bey'e gittim. Ona sordum. 'Kırklı, ellili yıllarda yaşamış Komunist bir şair.' deyiverdi. Öğretmenim ailemin sağcı olduğunu bilirdi. ' Nereden duydun oğlum Memet ? ' sorusunu da ihmal etmedi. Bir koşu Antalya'ya gittim. Buldum Ömer Faruk Toprak'ı. Aldım, eve geldim, bir solukta okudum. Şiirlerinin bir kısmını anladım, birkaçını ezberledim.
Bir koşu hastaneye gittim. Çalıştığı serviste buldum onu. Hal hatırdan sonra, sesim, ellerim titreye titreye Ömer Faruk Toprak'ı bulup okuduğumu söyledim. Güldü. 'Beğendin mi ? ' diye sordu. ' Bir de A.Kadir'i okusana.' dedi.
Bir koşu çıktım hastaneden. Mustafa Abi'ye gittim. Mustafa Abi, benim keçileri kaçırdığımı düşünüyordu artık. Bir koşu Antalya'ya gittim. Buldum A. Kadir'i. Okudum. Hepsini anladım. Bir kısmını ezberledim.
Bir koşu hastaneye gittim. Bana:' Ataol Behramoğlu oku.' dedi.
Bir koşu bulup okudum.
3
Bir Koşu hastaneye gittim. Bana :'Cemal Süreya oku.' dedi.
Bir koşu bulup okudum.
dedi. Ben Yaşar Kemal'i, Orhan Kemal'i, Puşkin'i, Çehov'u, Şolohov'u…okudum.
Dönüp Nazım Hikmet'i yeniden okudum. 'Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey.' diyordu bir şiirinde. Onu düşünmek, onu düşünüp düşünüp şiir okumak da güzel şeydi.
Bir koşu hastaneye gittim. Yanında esmer, yakışıklı biri vardı. 'Gel Memet, bu benim erkek arkadaşım, İstanbul'dan geldi.' dedi Elimi uzattım, parmaklarını avucumum içinde kırasım geldi. 'Seni düşünmek güzel şey.' demek için gelmiştim, demedim.'Öyle mi, sevgilin mi?' dedim, döndüm arkamı, hastaneden hızla uzaklaştım.
Kemal'e gittim. Oturdum, ağladım. Bana: 'Ağlama.' demedi. 'Ağla açılırsın.' dedi. Kemal'in kitaplığına baktım. Bir Dostoyevski aldım. Kemal bir kitaplara bir bana baktı, güldü. 'Ne gülüyorsun ben kahrımdan ölüyorum.' dedim. Dışarı çıktım. İnce bir yağmur yağıyordu. Bir sigara yaktım, evin yolunu tuttum.