Devrimcilik kimsenin tekelinde değildir.
Kimin Devrimci olduğunun kararını,yaşamın şaşmaz pratiği verir.
O nedenle kendini Devrimci olarak tanımlayanların,önce likle Devrimciliğin temel özelliklerinden biri olan alçak gönüllülüğü elden bırakmaması gerekir.
veda arkadaş vaktiyle bunu yazmış. ben de buna dair:
devamlı alçak gönüllü olanı, alçakdan ayırmak pek mümkün değildir. o nedenle büyüklerimiz demiş ki, hep mütevazi olma, öyle sanırlar.
mütevazilik devrimciliğin temel özellikleri arasında değildir. örgütsüz devrimcilik, kişinin imkanları dahilinde değildir. mütevazi bir örgüt ise, acizliğe denk gelir.
iyi bir özelliktir diye bilinen yada zannedilen herşeyi devrimcinin üzerine yüklemek yada yüklemeye kalkışmak, düstursuzluğun emaresidir, yani moda dille söylersek, ilkesizliğin işaretidir.
veda arkadaş, kısacık yazısında ne dese bir gariblik ortaya çıkıyor.
yaşamın pratiği ikilemesinden oluşan kavram da problemli. tatbik-i hayat der eskiler, yani, hayata geçirmek, yaşama yani pratiğine uyarlamak. buradaki pratik zaten yaşamın kendisidir. devrimci literatürde bu şekilde geçiyor. hem yaşam hem pratik denilip yeni bir kavram üretilmiyor.
halbuki, düşünmeden konuşmaktansa, konuşmadan düşünmek evladır. buna rağmen borga tevazü göstersin de derdini anlatamayanın derdini yine de anlamaya çalışsın.
kimin devrimci olduğunu zaman gösterir demek istiyor galiba veda arkadaş. bununla beraber yaşamın şaşmaz bir pratiği varsa, - bu ifade her ne kadar amorf olsa da - ve özellikle de şaşmaz birşeyse, o vakit, devrimci irade ve bu iradenin yaşam yani pratik üzerindeki rolü nasıl izah edilecek.
bunu yazmışım. kendisi, cevaben:
Megalomanyasını,yazı larında kendini üçüncü tekil şahıs gibi göstererek açık eden,(.............. ....bu kısım editlenmiş, ne demiş bilmiyorum.) Beni garebetle niteleyen,önce kendi garebetini görecek.
YAŞAMIN ŞAŞMAZ PRATİĞİNDE,her seferinde yadsınanların gösterdiği hezeyanı aslında doğal karşılamak gerekiyor.
bunu yazmış. ben de cevaben:
veda arkadaş bu ne hiddet bu celal. sana alçak demedim, alçak olup olmadığını bilmediğim hiç kimseye de böyle bir şey söylemem. seni garabetle nitelemedim. yazdığın yazıdaki kavramlarda gariplik var bunu vurguladım.
megalomanlar kendilerini, çaplarından daha fazla zanneden ve bunu etraflarına yansıtanlara denir. borga çapını ve haddini bilenlerdendir.
kendini üçüncü ...
diye girdiğin cümlede de kriz var. borga büyüklerinden öğrendi bunca zaman. bu yöntem de devrimcilere leninden mirastır. bildiğim kadarıyla lenin akıl sağlığı bozuk biri değildir.
borga bir kişi değil, bir kollektif hafızadır. şahsım bunu hasbelkader de olsa dillendirendir.
bunca teorik karmaşanın içinde hayata yani yeşil olana vurgu yapmak ve şu konjoktürel yani sanal dedikleri zeminde, griyi yani, teoriye dair olanı geriye almak, hayatı şahit tutmak, gördüğü yürüyen her topluluğa şapka çıkararak şen olasınız, uğurlar olsun demeye benzer. meğer ki, o topluluk cenaze alayıymış.
borga şahsi münakaşaya girmez, şahısların yazdıklarına desteği de eleştirisi de ilgili olan umuma dönüktür. hafıza-ı beşer şaşar, dil sürçer ama kollektif hafıza ve akıl bireyden fazladır. bu manada şaşmaz.
devrimciler alçak gönüllü olur ve bu temel özelliktir, bu senin önermen. borga da diyor ki, hayır devrimcilerin temel özellikler içinde alçak gönüllülük yoktur. sonra da umuma sebebini anlatıyor, veda arkadaştan umuma yazılan bu önermenin zararını engellemeye çalışıyor. devrimcilik süreklilik içerir. eğer bu temel özellik onlarda olsaydı sürekli olmak zorunda olurdu, o zaman da, sürekli alçak gönüllü olanlar alçaklardan ayrılamazdı.
bu itiraz, devrimciliğe bunu atfetmemek gerekirin kısa dibacesidir. bu, sözkonusu önermenin sahibine alçak demek hiç değildir.
umulur ki, bu kısım, bu vurgularla bu sefer doğru anlaşılır.
gelelim ısrarlı çalakalem ve sorumsuzca yazma işine.
YAŞAMIN ŞAŞMAZ PRATİĞİNDE,her seferinde yadsınanların gösterdiği hezeyanı aslında doğal karşılamak gerekiyor.
yaşamın şaşmaz pratiği üçleme kavramı, ne somutundan ne de soyutlama yaparak açıklanabilecek bir duruma denk gelmez. ama veda arkadaşın, devrimci önderlerce bağlanmış literatüre rağmen ısrarı kendi bileceği bir şey. literatürümüzde böyle bir üçlemeden oluşan bir kavram mevcut değildir. komünist ihtilalciler buna itiraz eder ve borgaya göre de böyle bir kavrama ihtiyaç yoktur. bu şahsi bir kullanım olarak yorumlanmalı.
yaşamın asla ve hiç şaşmayan ve üstelik belli bir süreçle de sınırlanmayan pratiğinin, bir özelliği daha veda arkadaş tarafından vurgulanıyor. anlaşılan bu yaşamın şaşmaz pratiği denilen şeyin, volantririk de bir özelliği var. ki, hem de her seferinde yadsıma yönünde bir irade koyuyor. o bu iradeyi koyunca da, yadsıdıkları her ne ise, işte o şeylerde bir hezeyan yani paranoyaya sebep oluyor.
yazar bu hezeyanın doğal karşılanmasını tavsiye ettiğine göre, yadsıma yönünde irade koyma işinin dışından bir özneye, yani bireye veya kendine işaret etmiş oluyor. nihayet o olağanüstü yaşamın şaşmaz pratiği denen iradenin dışında bir şeye, bireye de olsa, bir fiili yüklemiş oluyor, doğal karşılama fiili.
fakat bunu yani doğal karşılama işini önermediği ise, yine yazdığı sorumsuzca bir kelimeyle açığa çıkıyor.
ASLEN. yani bunu tali olarak doğal karşılayanlara demiş oluyor ki, yanlışsınız, bunu taliden asliye çevirin. neden. çünki öyle gerekiyor. gel kör ki, bu gerekçeyi de açıklama ihtiyacında olmadığına göre, oraya niçin, aslen kelimesini koyduğuna dair bir fikri olmadığı kanaatini uyandırıyor okuyana.
devrimcilerin ağzından kelimeler döküle saçıla çıkmaz.
devrimcinin sözü demiri kerter.
bunu yazmışım. sonrada konu başka katılımcılarla sürerken yönetim kilitleme gereği duymuş. o tarih bu tarih ben veda arkadaşı okumuyorum.
bir arkadaşın uyarısı üzerine, "Sosyalistforumun yasal sorumlusuna iki dava birden." isimli konunun 32. yazısını okudum.
veda arkadaş, benim açımdan bir forum arkadaşı, kendisini tanımam bilmem. gençler hariç, kelimeleri rast gele dizenleri bir iki okur sonrada bi daha ilgilenmem. doğrudur yanlıştır. iddia etmem ama şahsi tavrım budur. gençler ne yazsa okumaya gayret ederim ama yaşını başını almışlara böyle bir tavrım vardır.
"alıştık artık" sözü, erken ve/veya çabuk alışkanlık izi taşıyor. beni ilgilendirmez.
...Bakıyorum,konuya ilgili ilgiğsiz,herkes müdahil olmaya başladı.
Hatta birileri çıkıp,kuru gürültü,devrimcilik dersi vermeye kalktı.
İçinde bulunduğu psikolojik rahatsızlığın bir tezahürü olarak,dünyayanın merkezini,kendisi sanan bu zavallının hezeyanlarına alıştık artık.
O nedenle herkes haddini bilsin.
Üzerine vazife olmayan konularda,ahkam kesmeyi bıraksın!
Kişileri yağdanlık olmakla suçlayanların,önce dönüp aynaya bakmaları,onlar için daha hayırlı olur.
veda
burada bi takım laflar var. tesbit ihtiva ediyor. ama bi laf var ki, sıkıntı veriyor borgaya.
ZAVALLI.
borga, veda arkadaşın yazılarına göz atmaya karar verdi ve gördü ki, veda arkadaş ilk bakışta zararsız biri. hatta açtığı konularla - sol platform diye bir sitede buldum yazılarını ve enternasyonal forumda da yazıları var - faydalı olmaya çalışıyor.
böyle birisi borgaya neden itiraz eder. borga kimliği sır olmayan tabiri caizse, devletçe de milletçe de bilinen bir devrimci. o halde veda arkadaşın derdi ne.
borga gördü ki, veda arkadaş, bir manipülatör. ve borgayı da tanıyor. borga onu tanımasa da. inceden inceye oraya buraya serpiştirdiği görüşler ve onları yaymaya çalışan odak/mihrakla kesintisiz 11 yıl uğraştı borga. 2000 yılının başında da iflahları kesildi. ama en azından veda arkadaşın şahsında, forumlar üzerinden iddiaları kesilmemiş. görünen o.
birinci tavsiye, veda arkadaş, dahil olduğun avane bilir, bilmiyorsan sen de bilmiş ol ki, bir daha onlar devrimci kadroların arasına giremeyecekler. sığınacak tek yer olarak prk yi buldular. borga ve çevresinin prk yi ne hale getirdiği de ilgilerince bilinendir. işte o haline razı olduğu için yani zararsız bulduğu için borga, onlara prk kapısı açıldı.
ikinci tavsiye, devrimcilerin halkın sinesinde yer etmiş itibarına ve güvenine saldırma. saf rolü oynama. bu 98 sonundaki son çırpınışıydı o avanenin. sana önceki yazıda duyurdum,
" borga bir kişi değil, bir kollektif hafızadır. şahsım bunu hasbelkader de olsa dillendirendir. " sizin devrimcilere gücünüz yetmez.
iki de bir birilerine bana devrimcilik dersi verme diyorsun. bunu sanaldan diyorsun. ama rüştüne dair tek laf etmiyorsun. devrimciler kimliklerini, fikirlerini, eylemlerini değil, ilişkilerini gizli tutarlar. sen devrimcileri zavallı sanmaya devam et ve hayallerinle yaşa, o senin bileceğin iş, ama, devrimciye zavallı diyeceğin zaman, kimliğini açacaksın, neden mi :
devrimcilere saldırı iki koldan olur. biri alenen karşı cepheden gelir. hiç itirazımız olmaz.
diğeri içerden gelir. devrimci kadroların arasına dalarlar ve devrimcilerin halkın sinesinde yer etmiş itibarlarına saldırırlar. sinsidirler. ben dedim diyemezler ekseriyet. duydum derler.
bakalım ne demiş veda arkadaş:
İçinde bulunduğu psikolojik rahatsızlığın bir tezahürü olarak,dünyayanın merkezini,kendisi sanan bu zavallının hezeyanlarına alıştık artık.
ne zaman alıştınız. ve özellikle ne zaman çoğul olarak alıştınız. "onlar tek kişidir." dediğiniz yıllardan kalma bi alışkanlık olmasın. " bize durduk yere saldırdılar, biz ne yaptık ki " diye ağladığınız ortam ve yıllardan kalmış olmasın. bu hezeyan lafı, durduk yere saldırma lafının yerine mi geçti sanal ortamda.
" dünyanın merkezi, devrimcilerdir. leninist bolşevik bildiğini okur, kulakları gayrısına kapalıdır " cümlesi aklına gelmiş olmasın bu merkez iddiasında. çünki forumlardaki borga mahlasından bu sonuca varamazsın. çünki forumlarda borga, reformistlere karşı devrimci ve silahlı hareketleri ayrım gözetmeksizin savunur. leninist bolşevizmi dayatmaz. dolayısıyla bu sonuca forumlar üzerinden varamazsın.
" Hatta birileri çıkıp,kuru gürültü,devrimcilik dersi vermeye kalktı. "
diyelim ki borgayı ısrarla şahıs olarak ele alıyorsun. amenna. borga nerde kuru sıkı silah kullanmış ki, sanalda da kuru gürültü çıkarsın. borga ve onun gibi şahıslar devrimciler adına konuşamıyacak da kim konuşacak.
borga, sıktığı kurşunun hesabını mı vermemiş. borga işkencede mi çözülmüş. yahut çözülmemişse bile, şubelerde pısmış sadece susmuş mu. borga mahkemelerde, devrimciyim ve bu düzeni yerle bir edeceğiz demekten sarf-ı nazar mı etmiş. ben ettim siz etmeyin mi demiş.
devrimcilerin yaşıma uygun her eylemi benim sayılır diyememiş mi. demiş de kayıtlara mı geçirtmemiş.
borganın mapusda götü başı mı oynamış. toplam 363 gün a. grevi etmiş de, ağlamış sızlamış mı. tek tip elbise dayatılınca, önce kefendir deyip sonra üstüne mi giymiş.
veda arkadaş, borga mapusta çözülmüş birine, bana şu tuzluğu uzatsana mı demiş. ne yapmış, kimle uzlaşmış. devrimciyle mi, reformistle mi. yeminliyle mi, çözülmüşle mi. gerillayla mı, tırşikle mi. kimle uzlaşmış da ZAVALLI olmuş.
haa, diyorsan ki, bedensel bir acz içindesin - doğrudur bişe diyemem - o nedenle de zavallısın, o zamanda bilmelisin ki, benim ahım benle sınırlı değildir ve yerde kalmaz.
" Kişileri yağdanlık olmakla suçlayanların,önce dönüp aynaya bakmaları,onlar için daha hayırlı olur. "
bu nasıl bir cümle. borga yada borga gibiler kime yağdanlık yapmış. kendine gel.
ben namı diğer ali haydar yaman. bileği titremeyen adam. başım dik, alnım açık. devlet de bilir millet de.
senin titrin devrimcilere saldırmaya yetmez.
ya kimliğini açıklarsın, ya da cirlavuk olduğunu kabul edersin.
Kimin Devrimci olduğunun kararını,yaşamın şaşmaz pratiği verir.
O nedenle kendini Devrimci olarak tanımlayanların,önce likle Devrimciliğin temel özelliklerinden biri olan alçak gönüllülüğü elden bırakmaması gerekir.
veda arkadaş vaktiyle bunu yazmış. ben de buna dair:
devamlı alçak gönüllü olanı, alçakdan ayırmak pek mümkün değildir. o nedenle büyüklerimiz demiş ki, hep mütevazi olma, öyle sanırlar.
mütevazilik devrimciliğin temel özellikleri arasında değildir. örgütsüz devrimcilik, kişinin imkanları dahilinde değildir. mütevazi bir örgüt ise, acizliğe denk gelir.
iyi bir özelliktir diye bilinen yada zannedilen herşeyi devrimcinin üzerine yüklemek yada yüklemeye kalkışmak, düstursuzluğun emaresidir, yani moda dille söylersek, ilkesizliğin işaretidir.
veda arkadaş, kısacık yazısında ne dese bir gariblik ortaya çıkıyor.
yaşamın pratiği ikilemesinden oluşan kavram da problemli. tatbik-i hayat der eskiler, yani, hayata geçirmek, yaşama yani pratiğine uyarlamak. buradaki pratik zaten yaşamın kendisidir. devrimci literatürde bu şekilde geçiyor. hem yaşam hem pratik denilip yeni bir kavram üretilmiyor.
halbuki, düşünmeden konuşmaktansa, konuşmadan düşünmek evladır. buna rağmen borga tevazü göstersin de derdini anlatamayanın derdini yine de anlamaya çalışsın.
kimin devrimci olduğunu zaman gösterir demek istiyor galiba veda arkadaş. bununla beraber yaşamın şaşmaz bir pratiği varsa, - bu ifade her ne kadar amorf olsa da - ve özellikle de şaşmaz birşeyse, o vakit, devrimci irade ve bu iradenin yaşam yani pratik üzerindeki rolü nasıl izah edilecek.
bunu yazmışım. kendisi, cevaben:
Megalomanyasını,yazı larında kendini üçüncü tekil şahıs gibi göstererek açık eden,(.............. ....bu kısım editlenmiş, ne demiş bilmiyorum.) Beni garebetle niteleyen,önce kendi garebetini görecek.
YAŞAMIN ŞAŞMAZ PRATİĞİNDE,her seferinde yadsınanların gösterdiği hezeyanı aslında doğal karşılamak gerekiyor.
bunu yazmış. ben de cevaben:
veda arkadaş bu ne hiddet bu celal. sana alçak demedim, alçak olup olmadığını bilmediğim hiç kimseye de böyle bir şey söylemem. seni garabetle nitelemedim. yazdığın yazıdaki kavramlarda gariplik var bunu vurguladım.
megalomanlar kendilerini, çaplarından daha fazla zanneden ve bunu etraflarına yansıtanlara denir. borga çapını ve haddini bilenlerdendir.
kendini üçüncü ...
diye girdiğin cümlede de kriz var. borga büyüklerinden öğrendi bunca zaman. bu yöntem de devrimcilere leninden mirastır. bildiğim kadarıyla lenin akıl sağlığı bozuk biri değildir.
borga bir kişi değil, bir kollektif hafızadır. şahsım bunu hasbelkader de olsa dillendirendir.
bunca teorik karmaşanın içinde hayata yani yeşil olana vurgu yapmak ve şu konjoktürel yani sanal dedikleri zeminde, griyi yani, teoriye dair olanı geriye almak, hayatı şahit tutmak, gördüğü yürüyen her topluluğa şapka çıkararak şen olasınız, uğurlar olsun demeye benzer. meğer ki, o topluluk cenaze alayıymış.
borga şahsi münakaşaya girmez, şahısların yazdıklarına desteği de eleştirisi de ilgili olan umuma dönüktür. hafıza-ı beşer şaşar, dil sürçer ama kollektif hafıza ve akıl bireyden fazladır. bu manada şaşmaz.
devrimciler alçak gönüllü olur ve bu temel özelliktir, bu senin önermen. borga da diyor ki, hayır devrimcilerin temel özellikler içinde alçak gönüllülük yoktur. sonra da umuma sebebini anlatıyor, veda arkadaştan umuma yazılan bu önermenin zararını engellemeye çalışıyor. devrimcilik süreklilik içerir. eğer bu temel özellik onlarda olsaydı sürekli olmak zorunda olurdu, o zaman da, sürekli alçak gönüllü olanlar alçaklardan ayrılamazdı.
bu itiraz, devrimciliğe bunu atfetmemek gerekirin kısa dibacesidir. bu, sözkonusu önermenin sahibine alçak demek hiç değildir.
umulur ki, bu kısım, bu vurgularla bu sefer doğru anlaşılır.
gelelim ısrarlı çalakalem ve sorumsuzca yazma işine.
YAŞAMIN ŞAŞMAZ PRATİĞİNDE,her seferinde yadsınanların gösterdiği hezeyanı aslında doğal karşılamak gerekiyor.
yaşamın şaşmaz pratiği üçleme kavramı, ne somutundan ne de soyutlama yaparak açıklanabilecek bir duruma denk gelmez. ama veda arkadaşın, devrimci önderlerce bağlanmış literatüre rağmen ısrarı kendi bileceği bir şey. literatürümüzde böyle bir üçlemeden oluşan bir kavram mevcut değildir. komünist ihtilalciler buna itiraz eder ve borgaya göre de böyle bir kavrama ihtiyaç yoktur. bu şahsi bir kullanım olarak yorumlanmalı.
yaşamın asla ve hiç şaşmayan ve üstelik belli bir süreçle de sınırlanmayan pratiğinin, bir özelliği daha veda arkadaş tarafından vurgulanıyor. anlaşılan bu yaşamın şaşmaz pratiği denilen şeyin, volantririk de bir özelliği var. ki, hem de her seferinde yadsıma yönünde bir irade koyuyor. o bu iradeyi koyunca da, yadsıdıkları her ne ise, işte o şeylerde bir hezeyan yani paranoyaya sebep oluyor.
yazar bu hezeyanın doğal karşılanmasını tavsiye ettiğine göre, yadsıma yönünde irade koyma işinin dışından bir özneye, yani bireye veya kendine işaret etmiş oluyor. nihayet o olağanüstü yaşamın şaşmaz pratiği denen iradenin dışında bir şeye, bireye de olsa, bir fiili yüklemiş oluyor, doğal karşılama fiili.
fakat bunu yani doğal karşılama işini önermediği ise, yine yazdığı sorumsuzca bir kelimeyle açığa çıkıyor.
ASLEN. yani bunu tali olarak doğal karşılayanlara demiş oluyor ki, yanlışsınız, bunu taliden asliye çevirin. neden. çünki öyle gerekiyor. gel kör ki, bu gerekçeyi de açıklama ihtiyacında olmadığına göre, oraya niçin, aslen kelimesini koyduğuna dair bir fikri olmadığı kanaatini uyandırıyor okuyana.
devrimcilerin ağzından kelimeler döküle saçıla çıkmaz.
devrimcinin sözü demiri kerter.
bunu yazmışım. sonrada konu başka katılımcılarla sürerken yönetim kilitleme gereği duymuş. o tarih bu tarih ben veda arkadaşı okumuyorum.
bir arkadaşın uyarısı üzerine, "Sosyalistforumun yasal sorumlusuna iki dava birden." isimli konunun 32. yazısını okudum.
veda arkadaş, benim açımdan bir forum arkadaşı, kendisini tanımam bilmem. gençler hariç, kelimeleri rast gele dizenleri bir iki okur sonrada bi daha ilgilenmem. doğrudur yanlıştır. iddia etmem ama şahsi tavrım budur. gençler ne yazsa okumaya gayret ederim ama yaşını başını almışlara böyle bir tavrım vardır.
"alıştık artık" sözü, erken ve/veya çabuk alışkanlık izi taşıyor. beni ilgilendirmez.
...Bakıyorum,konuya ilgili ilgiğsiz,herkes müdahil olmaya başladı.
Hatta birileri çıkıp,kuru gürültü,devrimcilik dersi vermeye kalktı.
İçinde bulunduğu psikolojik rahatsızlığın bir tezahürü olarak,dünyayanın merkezini,kendisi sanan bu zavallının hezeyanlarına alıştık artık.
O nedenle herkes haddini bilsin.
Üzerine vazife olmayan konularda,ahkam kesmeyi bıraksın!
Kişileri yağdanlık olmakla suçlayanların,önce dönüp aynaya bakmaları,onlar için daha hayırlı olur.
veda
burada bi takım laflar var. tesbit ihtiva ediyor. ama bi laf var ki, sıkıntı veriyor borgaya.
ZAVALLI.
borga, veda arkadaşın yazılarına göz atmaya karar verdi ve gördü ki, veda arkadaş ilk bakışta zararsız biri. hatta açtığı konularla - sol platform diye bir sitede buldum yazılarını ve enternasyonal forumda da yazıları var - faydalı olmaya çalışıyor.
böyle birisi borgaya neden itiraz eder. borga kimliği sır olmayan tabiri caizse, devletçe de milletçe de bilinen bir devrimci. o halde veda arkadaşın derdi ne.
borga gördü ki, veda arkadaş, bir manipülatör. ve borgayı da tanıyor. borga onu tanımasa da. inceden inceye oraya buraya serpiştirdiği görüşler ve onları yaymaya çalışan odak/mihrakla kesintisiz 11 yıl uğraştı borga. 2000 yılının başında da iflahları kesildi. ama en azından veda arkadaşın şahsında, forumlar üzerinden iddiaları kesilmemiş. görünen o.
birinci tavsiye, veda arkadaş, dahil olduğun avane bilir, bilmiyorsan sen de bilmiş ol ki, bir daha onlar devrimci kadroların arasına giremeyecekler. sığınacak tek yer olarak prk yi buldular. borga ve çevresinin prk yi ne hale getirdiği de ilgilerince bilinendir. işte o haline razı olduğu için yani zararsız bulduğu için borga, onlara prk kapısı açıldı.
ikinci tavsiye, devrimcilerin halkın sinesinde yer etmiş itibarına ve güvenine saldırma. saf rolü oynama. bu 98 sonundaki son çırpınışıydı o avanenin. sana önceki yazıda duyurdum,
" borga bir kişi değil, bir kollektif hafızadır. şahsım bunu hasbelkader de olsa dillendirendir. " sizin devrimcilere gücünüz yetmez.
iki de bir birilerine bana devrimcilik dersi verme diyorsun. bunu sanaldan diyorsun. ama rüştüne dair tek laf etmiyorsun. devrimciler kimliklerini, fikirlerini, eylemlerini değil, ilişkilerini gizli tutarlar. sen devrimcileri zavallı sanmaya devam et ve hayallerinle yaşa, o senin bileceğin iş, ama, devrimciye zavallı diyeceğin zaman, kimliğini açacaksın, neden mi :
devrimcilere saldırı iki koldan olur. biri alenen karşı cepheden gelir. hiç itirazımız olmaz.
diğeri içerden gelir. devrimci kadroların arasına dalarlar ve devrimcilerin halkın sinesinde yer etmiş itibarlarına saldırırlar. sinsidirler. ben dedim diyemezler ekseriyet. duydum derler.
bakalım ne demiş veda arkadaş:
İçinde bulunduğu psikolojik rahatsızlığın bir tezahürü olarak,dünyayanın merkezini,kendisi sanan bu zavallının hezeyanlarına alıştık artık.
ne zaman alıştınız. ve özellikle ne zaman çoğul olarak alıştınız. "onlar tek kişidir." dediğiniz yıllardan kalma bi alışkanlık olmasın. " bize durduk yere saldırdılar, biz ne yaptık ki " diye ağladığınız ortam ve yıllardan kalmış olmasın. bu hezeyan lafı, durduk yere saldırma lafının yerine mi geçti sanal ortamda.
" dünyanın merkezi, devrimcilerdir. leninist bolşevik bildiğini okur, kulakları gayrısına kapalıdır " cümlesi aklına gelmiş olmasın bu merkez iddiasında. çünki forumlardaki borga mahlasından bu sonuca varamazsın. çünki forumlarda borga, reformistlere karşı devrimci ve silahlı hareketleri ayrım gözetmeksizin savunur. leninist bolşevizmi dayatmaz. dolayısıyla bu sonuca forumlar üzerinden varamazsın.
" Hatta birileri çıkıp,kuru gürültü,devrimcilik dersi vermeye kalktı. "
diyelim ki borgayı ısrarla şahıs olarak ele alıyorsun. amenna. borga nerde kuru sıkı silah kullanmış ki, sanalda da kuru gürültü çıkarsın. borga ve onun gibi şahıslar devrimciler adına konuşamıyacak da kim konuşacak.
borga, sıktığı kurşunun hesabını mı vermemiş. borga işkencede mi çözülmüş. yahut çözülmemişse bile, şubelerde pısmış sadece susmuş mu. borga mahkemelerde, devrimciyim ve bu düzeni yerle bir edeceğiz demekten sarf-ı nazar mı etmiş. ben ettim siz etmeyin mi demiş.
devrimcilerin yaşıma uygun her eylemi benim sayılır diyememiş mi. demiş de kayıtlara mı geçirtmemiş.
borganın mapusda götü başı mı oynamış. toplam 363 gün a. grevi etmiş de, ağlamış sızlamış mı. tek tip elbise dayatılınca, önce kefendir deyip sonra üstüne mi giymiş.
veda arkadaş, borga mapusta çözülmüş birine, bana şu tuzluğu uzatsana mı demiş. ne yapmış, kimle uzlaşmış. devrimciyle mi, reformistle mi. yeminliyle mi, çözülmüşle mi. gerillayla mı, tırşikle mi. kimle uzlaşmış da ZAVALLI olmuş.
haa, diyorsan ki, bedensel bir acz içindesin - doğrudur bişe diyemem - o nedenle de zavallısın, o zamanda bilmelisin ki, benim ahım benle sınırlı değildir ve yerde kalmaz.
" Kişileri yağdanlık olmakla suçlayanların,önce dönüp aynaya bakmaları,onlar için daha hayırlı olur. "
bu nasıl bir cümle. borga yada borga gibiler kime yağdanlık yapmış. kendine gel.
ben namı diğer ali haydar yaman. bileği titremeyen adam. başım dik, alnım açık. devlet de bilir millet de.
senin titrin devrimcilere saldırmaya yetmez.
ya kimliğini açıklarsın, ya da cirlavuk olduğunu kabul edersin.