bu bir öykü. sizlerden sıkı bir eleştiri rica ediyorum. aksi halde bu tarz devam edeceğim.
14 yaşındaydı. Evin en ufağı. Bozuğum yok dedi abisi. Beraber çıkalım, bakkalda bozdurur veririm. Güzel bağladı ayakkabı bağlarını. Abisi beline iyice yerleştirdi silahını. Aynada baktı şöyle bir. Abisiyle yan yana yürümek ne keyifli. Var mı abisi gibi. Kaç kere bastılar mahalleyi abisi için. Fos. Şu abi de yakalanacak göz var mı. Abii. Hee. Filimlerde tam savaşacakları zaman silahı kuruyorlar. Sen niye peşin peşin. Benim de huyum böyle. Abisi ne rahat. Korkusuz be. Ben de aranırsam abim gibi olacam. Şöyle de bıyıklarım olur inşallah. Değme keyfime. Geldiler bakkala. Girdiler bakkal küçük, içeri kalabalık, çıktı kapı önüne. Abisi uzattı elini, gömleğinin yakasını düzeltti. O ara içerden çıktılar birileri.
Abi, bi paket samsun dedi. Bakkal tezgahın altına eğildi. Silah bomba gibi patladı. Ertan, yerinden zıpladı. Abisi sağ bacağına elini atarken iki kere daha patladı. Abisi düştü yüzünün üstüne. Abiii, kapaklandı üstüne. İki kişi çekiyor kendisini. Çok da ısrarlı değiller. Abiii. Adamların yüzüne baktı. Abisine yalvarıyor ölmeee. Adamlar dikiliyorlar öylece. Silahlarını bellerine koydular. Kendisine bişeyler söylüyorlar. Ölme abi. Eli abisinin ceketinin altına gitti. Çekti aldı. Arkadaki, öndekinin ardına saklanmaya çalışıyor. Asıldı tetiğe. Çok sert. Bir daha asıldı. Patladı. Bir daha. Kolayladı eli. Ayağa kalktı, öbürü de çekmiş silahını. Ona da. Döndü ilkine. Döndü öbürüne. Bitene kadar. Attı silahı, abiii.
Yırtıyor sesi. Uğraştı didindi, abisinin altına girdi. Kollarını boynundan geçirdi. Sürünüyor mu yürüyor mu belli değil. İlerde hastane var biliyor. Abisinin ayakları yerde sürünüyor, Ertan çekiyor abisini. Abi, kurban olurum bi ses ver. Abi nolur bi ses ver. Götürecem abi seni. Abi nolur ses ver. Dolapdereden Şişliye doğru çıkan yokuşta çekiyor abisini ardı sıra. Gittikçe hızlandı. Sanki abisi de yardım ediyor. Yetişecez abi. Abi ben sana kurban oluyum noolur ölme abi. Tuttular birileri. Tutmak ne mümkün. Yırttı ortalığı. Cırdı yüzlerini.
***
Haydar abi, sana bişey diyeceğim. Buyur genç. Bana kızma. Benim isteğimi boşlama. De bakalım. Abi ben az ceza aldım yakında çıkacam. Biliyorum. Abi senden bi isteğim var. Buyur. Abi ben çıktığımda bana bir silah lazım. Sen almadın mı ki, abinin öcünü. Aldım sayılmaz abi. Bak genç, abin devrimci yolcuydu. Sen de onun anısına saygı duy, gel sen de devrimci yolcu ol. Onlar sana ne gerekiyorsa yaparlar. Olmaz abi. Neden. Abi çıkan geri gelmiyor. Haberi de gelmiyor. Ben ilk geldiğimde sen bana sahip çıktın. Ben hapise senin sayende alıştım. Olsun genç. O koğuşta devyolcu yoktu. Abi, ben ordayken sen tahliye oldun. Evet. Bak sen gene geldin. Eee. Ben sadece buna bakıyorum abi.
Nuh dedi peygamber demedi. Ne yapacaksın silahı. Abi o bakkal varya, işte o içerdeki sivil polislere abimi söylemiş. Sen bunu nereden biliyorsun. Abi, benim cezam hafiflesin diye, babamların tuttuğu avukat, ordaki müşterileri şahit etmek istemiş, bi tanesinin kim olduğu belliymiş, ama yalvarmış beni katman diye. Eee. Bizim bi komşunun bi akrabası varmış, onunda bi komşusu varmış, işte o komşu, o gün bakkalda olanın akrabasıymış. Nasıl olmuş bilmiyom, duymuş ki, şahitlik ederse benim cezam azalacakmış. Anneme demiş ki, yüreğim parçalandı o çocuğun haline, ben şahitlik edecem. Abi biliyorsun arada cunta oldu. Korkak çok. Ama bu şahitlik etti bana. Neyse avukat da ona demiş ki, hiç konuşmadan ateş ettiklerini söyle mahkemede. O da geldi söyledi. Sonra ne olduysa oldu, bakkal mahkemeye geldi. Ben söyledim dedi. Bakkal bizim mahlede bile oturmuyor. Askeriye gene de onu mahleye muhtar yapmış.
Anladın mı abi. Anladım genç. Sen devyolcularla davran. Onlar ne icab ediyorsa yaparlar. Sen mi sıkmak istiyorsun bakkala. Bunu da sana ayarlarlar. Sen tek başına vursan bile ordan çekilemezsin.
Abi, ne olursun kırma beni. Ben bu işi kendim yapacam. Sen yok desen bile bir yolunu bulurum.
Nihayet yıldırdı haydarı. Cezan indi mi peki. Yok abi. 18 yaşından küçüğüm diye bi indirim oldu. 16 dan küçüğüm diye de bi indirim oldu. Bi de bişeyden daha indirdiler biraz. Durum bu.
Sana söyleyeceğim adresi hiçbir yere yazmıyacağına ve o isimleri hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz vereceksin. Tamam abi.
Abi ne olur beni idare etme. Gözünü seveyim ben çok ciddiyim. Ne oldu genç. Abi bu nasıl isim. Hanım diye isim mi olur. Genç, dinle beni, bu da bir isim. Ayşe gibi Fatma gibi bu da Hanım. Abi işletmiyon değil mi. Gücendim genç.
Nihayet hafızasına yazdı, ne varsa.
Öyle sarıldılar ki, Haydar bırakamıyor Ertanı. Ertan ağlıyor. Fısıldadı kulağına. Bekle abi, ben gidip de gelmeyenlerden olmayacam. Ya kendim gelecek, ya da haberim. Sıvazladı sırtını, açıldı kapı, bekletmediler.
***
Ev bayram yeri. Ertan şaşkın. Ya benim abim ölmüş, bunlar neye seviniyor. Yemedi bişey. Üstelemediler. Arka odaya geçti. Ablası geldi. Abim aklından çıkmıyor değil mi. Çıkmıyor abla. Sarıldılar. Nasıl ağıt, anne geldi, baba geldi, hepsi yere çökmüş ağlaşıyorlar. Sarılmışlar birbirlerine. Baba ayrıldı divana oturdu. Süzülüyor gözlerinden, sesi çıkmıyor. Ertan kalktı babasına sarıldı. Babası kucakladı. Kalktı ayağa. Çıkardı odadan. Sofrayı bıraktılar öylece. Taksi tuttu baba.
Mezar taşında ölüm tarihi yok. Ertan ağlamadı. Kimse ağlamadı. Anne baba abla alışmış ellerle toprağı düzelttiler. Abla yeni çiçekler koydu. Ertan seyrediyor öylece. Çiçekler ne zaman alındı bilemedi. Şişeler çıkardılar su döktüler. İlerde iki ağaç var. Ablası gitti oraya. İki kuş yuvası var orda. Oraya yem koydu. Su koydu. Ertanın gözünün önünde ailesinin abisiz ve kendisiz hayatı canlandı birden. Fark etti ki, dışarı bi başka.
Babasına dedi ki, tahtakaleden geçelim, hayırdır, bi şey alacağım. Bişey demediler, Tahtakale sapa, ama gittiler. Ertan indi onlar beklediler. Elinde ışıklı bir anahtarlıkla döndü. Sordular, sustu. Üstelemediler.
Ben akşam üstü kendi başıma çıkacağım anne dedi kahvaltı da. Anne babaya baktı. Dolaşacağım biraz. Tamam oğlum dedi baba.
Akşama kadar onları dinledi. Nasıl oldu diye cezaevinde de sormadılar şimdi de. Ama hissediyordu ha sordular ha soracaklar. Oyalandı durdu muhabbetle epey bir zaman. İkindiyi geçmişti vakit. Nihayet kalktı. Babası para verdi epey. Çıktı mahalleden. Bir taksi çevirdi. İlk kez tek başına bir taksiye biniyordu. Geldi istediği yere. Korktuğu kadar yokmuş. Taksi pahalı gelmedi. Anahtarlığa da nerdeyse aynı parayı vermişti.
Biraz yürüdü. Nihayet Haydarın başlangıç dediği yeri buldu. Kahve vardı orda. Girdi oturdu. İlk kez bir kahve masasına oturmuş ve kendi başına çay söylüyordu. Değişik ve güzel geldi. Acaba böyle böyle mi alışacağım ben dışarı. Gidenler bu yüzden mi gelmiyordu.
Çıktı, tam da anlattığı gibiydi, yürüdü. Orda gördü iki katlı bir evi. Onca apartmanın arasında. Geldi kapısına. İki tane zil var. Bi tane olacaktı. Kafası karıştı. Bastı birine kararsız. Ses duymadı. Bekledi. Diğerine bastı, duydu sesi. Rahatladı. Pencere açıldı. Gençce bir kadın, buyurun dedi. Burası Hanım teyzenin evi mi. Evet. Kendisini görebilir miyim. Açıldı kapı. İçeri buyur edildi. Hanım teyzen benim, söyle bakalım delikanlı, sen kimsin. Yaklaştı, elini öptü. Yüzüne yüzünü yaklaştırdı, itiraz görmedi. Kulağına söyledi. Beni Haydar abi gönderdi. Bu gece burada kalacakmışım. Onun yattığı odada yatacakmışım.
Çay içerken lafladılar. Sigara içmiyor diye sevindi Hanım teyze. Haydarı sordu, anlattı o da. İkisinin de gözlerinin ışıdığını gördü. Yaraları iyileşmiş miymiş. Haydar abisi ne öğütlediyse öyle söyledi. Artık sen mi bakacaksın bu mahalleye diye takıldı Hanım teyze.
Akşamı ettiler sohbetle. Nihayet odasını gösterdiler. Hiç açmadan yatağı, uzandı battaniyenin üzerine yanlamasına. Zemini seyretmeye başladı.
Kalktı ve yerdeki küçük halıyı kenara çekti. Aklına halat geldi. Arandı bulamadı. Yerdeki halkayı tutup çekti. Önce kolayca kalktı kapak sonra ağırlaştı. Tam geriye kıvrılmıyor. Bıraksa tekrar kapanacak. Belki bulamazsın sağlam bir ip al yanına demişti halbuki. Ama unutmuştu işte. Aralıktan süzüldü.kapağı üzerine kapattı. Merdivende Haydarın dediği yöne durdu. Anahtarlığı çıkardı. Sol tarafına tuttu. Elektrik düğmesi yok. Sağ tarafı boşluk zaten. Oraya da tuttu. Yok. Tekrar soluna tuttu. Kabloyu gördü. Eyvah uçları açıkta iki tane tel. Düğme yok. Elektrikten oldu bitti çekinir. Mümkünü yok değdiremem ben bunları birbirine. Cezaevinde de ucu açık kablolardan uzak dururdu. Keşke el lambası alsaymışım. Ah Haydar abi yaktın beni. Anahtarlığın ışığıyla indi merdiveni. Dediği gibi ilerledi. İlerde soldaki rafları da buldu. O kadar ışık tuttu. Lan hani burada 5 kiloluk yağ tenekeleri. Orda mı burada mı derken anahtarlığın ışığı iyice azaldı. Telaş yaptı. Merdivene çıkıp, kabloları değdirmeye karar verdi. Merdivene yöneldi takıldı bişeylere düştü. Kalkarken kapak açıldı yukardan. Evladım yukarı gel.
Utanmıştı. Hiç bi şey demedi. Hadi yat. Çıktı gitti. Baktı yatak açılmış. Pijamalar konmuş üzerine. Kafası karmakarışık. Giymedi. Soyunmadı. Yattı öylece. Yastık alçak geldi. Pijamaları toplayıp katladı. Yastığın altına koysun ki kalınlık yapsın.
İçi içine sığmıyor. Biraz baktı tabancaya. Öptü alnına değdirdi. Beline taktı. Derken soyundu. Pijama giydi. Yastığın altına koydu. Başını da usulca yastığa. Hayaller içinde uyudu.
Sabah kahvaltısı bu kadar mı güzel olur. Sağ kalırsam, gene çıkarsam, gene geleceğim bu eve. Bu kadar güzel insan mı olur. Sanki hep buradaymışım. Onlar bana öyle davranıyor. Bana da öyle geliyor. Olura Haydarı görürsen söyle, yeri hiç boş kalmadı dedi Hanım teyze.
Bu Haydar abi, sağlam adam vesselam. Silah da belimde. Bir evim daha oldu benim. Çıkarken elini öptü Hanım teyzenin. Kızıyla da tokalaştı. İçi içine sığmıyarak çıktı evden. Meydana yürüdü. Hemen taksiye koştu. Doğru Dolapdere.
Epey değişiklik olmuş. Ama sağ taraf aynı. Erken indi. Taksi gene ucuz. Bakkala doğru yürümeye başladı. Tabela yok. Sol kaldırıma geçti. Bakkalı göremiyor. Yanındaki oto boyacıyı hatırladı. Tereddütlü yürüdü. Burada bi bakkal vardı önceden. Vardı dedi, elinde spatula, çamurluğa macun çeken usta. Ne yapacaksın. Hiiç. Ben bir ay kadar yanında çıraklık yapmıştım da. Anladım dedi usta. Niye kapandı ki. Kapanmadı. Vurdular onu. Zaten şaibeli bir yerdi. Öylece kaldı. Dizleri boşandı boşanacak. Kamyon filitresi var orda. Oturdu üstüne. Yol tek yön olmuş. Boş taksi gördü. Eyvallah dedi ustaya.
Gitti gene Hanım teyzenin evine. Hemen aldılar içeri. Çıkardı verdi. Hanım teyze, gülümsedi. Alnından öptü. Ertan geri çekildi, başını iki yana salladı. Dizlerinin üstüne çöktü. Haydar abi doğru söylemiş, devrimci yolcu olmalıymışım.
Temmuz 2010
14 yaşındaydı. Evin en ufağı. Bozuğum yok dedi abisi. Beraber çıkalım, bakkalda bozdurur veririm. Güzel bağladı ayakkabı bağlarını. Abisi beline iyice yerleştirdi silahını. Aynada baktı şöyle bir. Abisiyle yan yana yürümek ne keyifli. Var mı abisi gibi. Kaç kere bastılar mahalleyi abisi için. Fos. Şu abi de yakalanacak göz var mı. Abii. Hee. Filimlerde tam savaşacakları zaman silahı kuruyorlar. Sen niye peşin peşin. Benim de huyum böyle. Abisi ne rahat. Korkusuz be. Ben de aranırsam abim gibi olacam. Şöyle de bıyıklarım olur inşallah. Değme keyfime. Geldiler bakkala. Girdiler bakkal küçük, içeri kalabalık, çıktı kapı önüne. Abisi uzattı elini, gömleğinin yakasını düzeltti. O ara içerden çıktılar birileri.
Abi, bi paket samsun dedi. Bakkal tezgahın altına eğildi. Silah bomba gibi patladı. Ertan, yerinden zıpladı. Abisi sağ bacağına elini atarken iki kere daha patladı. Abisi düştü yüzünün üstüne. Abiii, kapaklandı üstüne. İki kişi çekiyor kendisini. Çok da ısrarlı değiller. Abiii. Adamların yüzüne baktı. Abisine yalvarıyor ölmeee. Adamlar dikiliyorlar öylece. Silahlarını bellerine koydular. Kendisine bişeyler söylüyorlar. Ölme abi. Eli abisinin ceketinin altına gitti. Çekti aldı. Arkadaki, öndekinin ardına saklanmaya çalışıyor. Asıldı tetiğe. Çok sert. Bir daha asıldı. Patladı. Bir daha. Kolayladı eli. Ayağa kalktı, öbürü de çekmiş silahını. Ona da. Döndü ilkine. Döndü öbürüne. Bitene kadar. Attı silahı, abiii.
Yırtıyor sesi. Uğraştı didindi, abisinin altına girdi. Kollarını boynundan geçirdi. Sürünüyor mu yürüyor mu belli değil. İlerde hastane var biliyor. Abisinin ayakları yerde sürünüyor, Ertan çekiyor abisini. Abi, kurban olurum bi ses ver. Abi nolur bi ses ver. Götürecem abi seni. Abi nolur ses ver. Dolapdereden Şişliye doğru çıkan yokuşta çekiyor abisini ardı sıra. Gittikçe hızlandı. Sanki abisi de yardım ediyor. Yetişecez abi. Abi ben sana kurban oluyum noolur ölme abi. Tuttular birileri. Tutmak ne mümkün. Yırttı ortalığı. Cırdı yüzlerini.
***
Haydar abi, sana bişey diyeceğim. Buyur genç. Bana kızma. Benim isteğimi boşlama. De bakalım. Abi ben az ceza aldım yakında çıkacam. Biliyorum. Abi senden bi isteğim var. Buyur. Abi ben çıktığımda bana bir silah lazım. Sen almadın mı ki, abinin öcünü. Aldım sayılmaz abi. Bak genç, abin devrimci yolcuydu. Sen de onun anısına saygı duy, gel sen de devrimci yolcu ol. Onlar sana ne gerekiyorsa yaparlar. Olmaz abi. Neden. Abi çıkan geri gelmiyor. Haberi de gelmiyor. Ben ilk geldiğimde sen bana sahip çıktın. Ben hapise senin sayende alıştım. Olsun genç. O koğuşta devyolcu yoktu. Abi, ben ordayken sen tahliye oldun. Evet. Bak sen gene geldin. Eee. Ben sadece buna bakıyorum abi.
Nuh dedi peygamber demedi. Ne yapacaksın silahı. Abi o bakkal varya, işte o içerdeki sivil polislere abimi söylemiş. Sen bunu nereden biliyorsun. Abi, benim cezam hafiflesin diye, babamların tuttuğu avukat, ordaki müşterileri şahit etmek istemiş, bi tanesinin kim olduğu belliymiş, ama yalvarmış beni katman diye. Eee. Bizim bi komşunun bi akrabası varmış, onunda bi komşusu varmış, işte o komşu, o gün bakkalda olanın akrabasıymış. Nasıl olmuş bilmiyom, duymuş ki, şahitlik ederse benim cezam azalacakmış. Anneme demiş ki, yüreğim parçalandı o çocuğun haline, ben şahitlik edecem. Abi biliyorsun arada cunta oldu. Korkak çok. Ama bu şahitlik etti bana. Neyse avukat da ona demiş ki, hiç konuşmadan ateş ettiklerini söyle mahkemede. O da geldi söyledi. Sonra ne olduysa oldu, bakkal mahkemeye geldi. Ben söyledim dedi. Bakkal bizim mahlede bile oturmuyor. Askeriye gene de onu mahleye muhtar yapmış.
Anladın mı abi. Anladım genç. Sen devyolcularla davran. Onlar ne icab ediyorsa yaparlar. Sen mi sıkmak istiyorsun bakkala. Bunu da sana ayarlarlar. Sen tek başına vursan bile ordan çekilemezsin.
Abi, ne olursun kırma beni. Ben bu işi kendim yapacam. Sen yok desen bile bir yolunu bulurum.
Nihayet yıldırdı haydarı. Cezan indi mi peki. Yok abi. 18 yaşından küçüğüm diye bi indirim oldu. 16 dan küçüğüm diye de bi indirim oldu. Bi de bişeyden daha indirdiler biraz. Durum bu.
Sana söyleyeceğim adresi hiçbir yere yazmıyacağına ve o isimleri hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz vereceksin. Tamam abi.
Abi ne olur beni idare etme. Gözünü seveyim ben çok ciddiyim. Ne oldu genç. Abi bu nasıl isim. Hanım diye isim mi olur. Genç, dinle beni, bu da bir isim. Ayşe gibi Fatma gibi bu da Hanım. Abi işletmiyon değil mi. Gücendim genç.
Nihayet hafızasına yazdı, ne varsa.
Öyle sarıldılar ki, Haydar bırakamıyor Ertanı. Ertan ağlıyor. Fısıldadı kulağına. Bekle abi, ben gidip de gelmeyenlerden olmayacam. Ya kendim gelecek, ya da haberim. Sıvazladı sırtını, açıldı kapı, bekletmediler.
***
Ev bayram yeri. Ertan şaşkın. Ya benim abim ölmüş, bunlar neye seviniyor. Yemedi bişey. Üstelemediler. Arka odaya geçti. Ablası geldi. Abim aklından çıkmıyor değil mi. Çıkmıyor abla. Sarıldılar. Nasıl ağıt, anne geldi, baba geldi, hepsi yere çökmüş ağlaşıyorlar. Sarılmışlar birbirlerine. Baba ayrıldı divana oturdu. Süzülüyor gözlerinden, sesi çıkmıyor. Ertan kalktı babasına sarıldı. Babası kucakladı. Kalktı ayağa. Çıkardı odadan. Sofrayı bıraktılar öylece. Taksi tuttu baba.
Mezar taşında ölüm tarihi yok. Ertan ağlamadı. Kimse ağlamadı. Anne baba abla alışmış ellerle toprağı düzelttiler. Abla yeni çiçekler koydu. Ertan seyrediyor öylece. Çiçekler ne zaman alındı bilemedi. Şişeler çıkardılar su döktüler. İlerde iki ağaç var. Ablası gitti oraya. İki kuş yuvası var orda. Oraya yem koydu. Su koydu. Ertanın gözünün önünde ailesinin abisiz ve kendisiz hayatı canlandı birden. Fark etti ki, dışarı bi başka.
Babasına dedi ki, tahtakaleden geçelim, hayırdır, bi şey alacağım. Bişey demediler, Tahtakale sapa, ama gittiler. Ertan indi onlar beklediler. Elinde ışıklı bir anahtarlıkla döndü. Sordular, sustu. Üstelemediler.
Ben akşam üstü kendi başıma çıkacağım anne dedi kahvaltı da. Anne babaya baktı. Dolaşacağım biraz. Tamam oğlum dedi baba.
Akşama kadar onları dinledi. Nasıl oldu diye cezaevinde de sormadılar şimdi de. Ama hissediyordu ha sordular ha soracaklar. Oyalandı durdu muhabbetle epey bir zaman. İkindiyi geçmişti vakit. Nihayet kalktı. Babası para verdi epey. Çıktı mahalleden. Bir taksi çevirdi. İlk kez tek başına bir taksiye biniyordu. Geldi istediği yere. Korktuğu kadar yokmuş. Taksi pahalı gelmedi. Anahtarlığa da nerdeyse aynı parayı vermişti.
Biraz yürüdü. Nihayet Haydarın başlangıç dediği yeri buldu. Kahve vardı orda. Girdi oturdu. İlk kez bir kahve masasına oturmuş ve kendi başına çay söylüyordu. Değişik ve güzel geldi. Acaba böyle böyle mi alışacağım ben dışarı. Gidenler bu yüzden mi gelmiyordu.
Çıktı, tam da anlattığı gibiydi, yürüdü. Orda gördü iki katlı bir evi. Onca apartmanın arasında. Geldi kapısına. İki tane zil var. Bi tane olacaktı. Kafası karıştı. Bastı birine kararsız. Ses duymadı. Bekledi. Diğerine bastı, duydu sesi. Rahatladı. Pencere açıldı. Gençce bir kadın, buyurun dedi. Burası Hanım teyzenin evi mi. Evet. Kendisini görebilir miyim. Açıldı kapı. İçeri buyur edildi. Hanım teyzen benim, söyle bakalım delikanlı, sen kimsin. Yaklaştı, elini öptü. Yüzüne yüzünü yaklaştırdı, itiraz görmedi. Kulağına söyledi. Beni Haydar abi gönderdi. Bu gece burada kalacakmışım. Onun yattığı odada yatacakmışım.
Çay içerken lafladılar. Sigara içmiyor diye sevindi Hanım teyze. Haydarı sordu, anlattı o da. İkisinin de gözlerinin ışıdığını gördü. Yaraları iyileşmiş miymiş. Haydar abisi ne öğütlediyse öyle söyledi. Artık sen mi bakacaksın bu mahalleye diye takıldı Hanım teyze.
Akşamı ettiler sohbetle. Nihayet odasını gösterdiler. Hiç açmadan yatağı, uzandı battaniyenin üzerine yanlamasına. Zemini seyretmeye başladı.
Kalktı ve yerdeki küçük halıyı kenara çekti. Aklına halat geldi. Arandı bulamadı. Yerdeki halkayı tutup çekti. Önce kolayca kalktı kapak sonra ağırlaştı. Tam geriye kıvrılmıyor. Bıraksa tekrar kapanacak. Belki bulamazsın sağlam bir ip al yanına demişti halbuki. Ama unutmuştu işte. Aralıktan süzüldü.kapağı üzerine kapattı. Merdivende Haydarın dediği yöne durdu. Anahtarlığı çıkardı. Sol tarafına tuttu. Elektrik düğmesi yok. Sağ tarafı boşluk zaten. Oraya da tuttu. Yok. Tekrar soluna tuttu. Kabloyu gördü. Eyvah uçları açıkta iki tane tel. Düğme yok. Elektrikten oldu bitti çekinir. Mümkünü yok değdiremem ben bunları birbirine. Cezaevinde de ucu açık kablolardan uzak dururdu. Keşke el lambası alsaymışım. Ah Haydar abi yaktın beni. Anahtarlığın ışığıyla indi merdiveni. Dediği gibi ilerledi. İlerde soldaki rafları da buldu. O kadar ışık tuttu. Lan hani burada 5 kiloluk yağ tenekeleri. Orda mı burada mı derken anahtarlığın ışığı iyice azaldı. Telaş yaptı. Merdivene çıkıp, kabloları değdirmeye karar verdi. Merdivene yöneldi takıldı bişeylere düştü. Kalkarken kapak açıldı yukardan. Evladım yukarı gel.
Utanmıştı. Hiç bi şey demedi. Hadi yat. Çıktı gitti. Baktı yatak açılmış. Pijamalar konmuş üzerine. Kafası karmakarışık. Giymedi. Soyunmadı. Yattı öylece. Yastık alçak geldi. Pijamaları toplayıp katladı. Yastığın altına koysun ki kalınlık yapsın.
İçi içine sığmıyor. Biraz baktı tabancaya. Öptü alnına değdirdi. Beline taktı. Derken soyundu. Pijama giydi. Yastığın altına koydu. Başını da usulca yastığa. Hayaller içinde uyudu.
Sabah kahvaltısı bu kadar mı güzel olur. Sağ kalırsam, gene çıkarsam, gene geleceğim bu eve. Bu kadar güzel insan mı olur. Sanki hep buradaymışım. Onlar bana öyle davranıyor. Bana da öyle geliyor. Olura Haydarı görürsen söyle, yeri hiç boş kalmadı dedi Hanım teyze.
Bu Haydar abi, sağlam adam vesselam. Silah da belimde. Bir evim daha oldu benim. Çıkarken elini öptü Hanım teyzenin. Kızıyla da tokalaştı. İçi içine sığmıyarak çıktı evden. Meydana yürüdü. Hemen taksiye koştu. Doğru Dolapdere.
Epey değişiklik olmuş. Ama sağ taraf aynı. Erken indi. Taksi gene ucuz. Bakkala doğru yürümeye başladı. Tabela yok. Sol kaldırıma geçti. Bakkalı göremiyor. Yanındaki oto boyacıyı hatırladı. Tereddütlü yürüdü. Burada bi bakkal vardı önceden. Vardı dedi, elinde spatula, çamurluğa macun çeken usta. Ne yapacaksın. Hiiç. Ben bir ay kadar yanında çıraklık yapmıştım da. Anladım dedi usta. Niye kapandı ki. Kapanmadı. Vurdular onu. Zaten şaibeli bir yerdi. Öylece kaldı. Dizleri boşandı boşanacak. Kamyon filitresi var orda. Oturdu üstüne. Yol tek yön olmuş. Boş taksi gördü. Eyvallah dedi ustaya.
Gitti gene Hanım teyzenin evine. Hemen aldılar içeri. Çıkardı verdi. Hanım teyze, gülümsedi. Alnından öptü. Ertan geri çekildi, başını iki yana salladı. Dizlerinin üstüne çöktü. Haydar abi doğru söylemiş, devrimci yolcu olmalıymışım.
Temmuz 2010