ince ayrıntıları dikkate almayan düşünce biçimleri daima yanlış ve geri kalmaya mahkum. düşüncede incelik, dilde incelikle mümkün. dil ve düşünce ayrılmaz bir bütünlük.
dilde kelimeler zamanla değişiyor. eskiden beri bilinen bir kelimede bir zaman geliyor, nüans olarak ayrım başlıyor.o kelime anlam daralmasına uğrayabiliyor. mesela eski ve lik akla gelen bir örnek: şimdi argoda erkek cinsel organı anlamında kullanılan "yarak" kelimesi, eskiden, bundan bin yıl önce, işe yarayan alet edevat anlamında kullanılıyordu. buna silahlar da dahildi. hatta bu anlamda "peygamber yarağını kuşandı" cümlesini kaşgarlı'da bulabiliriz.
görüldüğü gibi, genel anlama sahip bir isim, bir zaman sonra sadece belli bir nesneyi anlatır hâle geliyor. buna anlam daralması diyoruz.
tersi de var. anlam genişlemesi.
kelimelerin nüans olarak ayrışması daha önemli bir durum. eskiden lider kelimesi vardı ve özleştirme döneminde ingilizce "leader"den ses esinlenmesi ile türkçe "ön" kökünün ardına türkçede olmayan "der" getirilerek yapılan hatalı önder kelimesi zamanla tuttu.
solcu olmanın gereği sayılan yanlış işlerden birisi de özleştirmeyi savunmak idi maalesef. bu yüzden önder kelimesini en çok solcular benimsedi.
ve şimdi ne görüyoruz? önder ile yerine geldiği lider kelimeleri nüans olarak farklılaşmış. "lider" dediğimizde daha çok genel anlamda bir örgüt liderini, "önder" dediğimizde ise olumlu bir anlam yüklenen, desteklenen, sempati yüklenen bir örgüt liderini kasteder hâle gelmiş durumdayız.
"önderimiz çayan" denebiliyor. ama "liderimiz çayan" o kadar cafcaflı olmuyor. "halk önderi" oluyor ama "halk lideri" kulağa tuhaf, önyargılı akla aykırı ve ters geliyor.
aynı şekilde "öldürmek" ile "katletmek" de anlam olarak aynı. ama sol yazında mesela "binlerce kişi katledildi" deniyor ama "binlerce kişi öldürüldü" dendiğinde anlam zayıf kalmış gibi hissediliyor. vurgu zayıf yani...
oysa aynı kelimeler. biri türkçe, öbürü arapça kökenli.
aynı anlamdaki iki kelimenin zamanla nüans olarak değişmesi, anlam farklılığı yaşaması kural gibi. neredeyse bütün kelimelerde bu oluyor. bu da iyi bir şey.
böylece dil gelişiyor, zenginleşiyor. dilin anlatım gücü artıyor.
dili hatalı kullanımlar da belirliyor. dildeki kelimelerin kullanılışı, anlam değişimine yol açıyor. giderek bu anlamı yaygınlaşıyor ve buna "galat-ı meşhur" diyoruz. mesela infaz kelimesi sadece "yerine getirmek" demekken 1990'lı yılların yargısız infazları yüzünden anlam daralmasına ve anlam değişmesine uğrayarak, "öldürmek" anlamına büründü. bu artık yavaş yavaş bir galat-ı meşhur olmak üzere.
dilde kelimeler zamanla değişiyor. eskiden beri bilinen bir kelimede bir zaman geliyor, nüans olarak ayrım başlıyor.o kelime anlam daralmasına uğrayabiliyor. mesela eski ve lik akla gelen bir örnek: şimdi argoda erkek cinsel organı anlamında kullanılan "yarak" kelimesi, eskiden, bundan bin yıl önce, işe yarayan alet edevat anlamında kullanılıyordu. buna silahlar da dahildi. hatta bu anlamda "peygamber yarağını kuşandı" cümlesini kaşgarlı'da bulabiliriz.
görüldüğü gibi, genel anlama sahip bir isim, bir zaman sonra sadece belli bir nesneyi anlatır hâle geliyor. buna anlam daralması diyoruz.
tersi de var. anlam genişlemesi.
kelimelerin nüans olarak ayrışması daha önemli bir durum. eskiden lider kelimesi vardı ve özleştirme döneminde ingilizce "leader"den ses esinlenmesi ile türkçe "ön" kökünün ardına türkçede olmayan "der" getirilerek yapılan hatalı önder kelimesi zamanla tuttu.
solcu olmanın gereği sayılan yanlış işlerden birisi de özleştirmeyi savunmak idi maalesef. bu yüzden önder kelimesini en çok solcular benimsedi.
ve şimdi ne görüyoruz? önder ile yerine geldiği lider kelimeleri nüans olarak farklılaşmış. "lider" dediğimizde daha çok genel anlamda bir örgüt liderini, "önder" dediğimizde ise olumlu bir anlam yüklenen, desteklenen, sempati yüklenen bir örgüt liderini kasteder hâle gelmiş durumdayız.
"önderimiz çayan" denebiliyor. ama "liderimiz çayan" o kadar cafcaflı olmuyor. "halk önderi" oluyor ama "halk lideri" kulağa tuhaf, önyargılı akla aykırı ve ters geliyor.
aynı şekilde "öldürmek" ile "katletmek" de anlam olarak aynı. ama sol yazında mesela "binlerce kişi katledildi" deniyor ama "binlerce kişi öldürüldü" dendiğinde anlam zayıf kalmış gibi hissediliyor. vurgu zayıf yani...
oysa aynı kelimeler. biri türkçe, öbürü arapça kökenli.
aynı anlamdaki iki kelimenin zamanla nüans olarak değişmesi, anlam farklılığı yaşaması kural gibi. neredeyse bütün kelimelerde bu oluyor. bu da iyi bir şey.
böylece dil gelişiyor, zenginleşiyor. dilin anlatım gücü artıyor.
dili hatalı kullanımlar da belirliyor. dildeki kelimelerin kullanılışı, anlam değişimine yol açıyor. giderek bu anlamı yaygınlaşıyor ve buna "galat-ı meşhur" diyoruz. mesela infaz kelimesi sadece "yerine getirmek" demekken 1990'lı yılların yargısız infazları yüzünden anlam daralmasına ve anlam değişmesine uğrayarak, "öldürmek" anlamına büründü. bu artık yavaş yavaş bir galat-ı meşhur olmak üzere.