Öcalan: Yeni bir süreç başladı

#1
Kürt Halk Önderi Öcalan, 'Yeni bir süreç başladı. Bu yeni, farklı bir dönemdir. Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kurması kadar önemlidir bu süreç. Demokratik bir toplum inşa edilecek bu dönemde. Herkes, her şey tepeden tırnağa değişmek durumunda' dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü. Edinilen bilgiye göre görüşmede siyasal gelişmeleri değerlendiren Öcalan, 'Kürtlerin kendilerini kararlaştırmaları gerekiyor. Sorumluluğu sadece benim üzerime atarak bu işler yürümez. Bir şeyler gelişiyorsa sürece onlar da dahil olacaklar. Bir yerlerde hazırlansın, ben de emre uyayım demekle olmaz. Genci, kadını herkes kendini kararlaştıracak. Herkes kendisi kararlaşacak. Bir yerden ısmarlama çözümler beklemek çözüme, başarıya götürmez. Bu tip çözüm mantığı eskiden teokratik düzenlerde hakimdi. Daha sonra pozitivizmde ulus-devlette halen de hakimdir. Onlar orada kararlaşacak, ben burada kararlaşacağım, diğerleri şurada kararlaşacak, böylece bu işi beraber götüreceğiz, yürüteceğiz' dedi.

Herkes yeni süreci iyi anlamalı

Öcalan, şöyle devam etti: 'Yeni bir süreç başladı. Bu yeni, farklı bir dönemdir. Mustafa Kemal'in Cumhuriyeti kurması kadar önemlidir bu süreç. Demokratik bir toplum inşa edilecek bu dönemde. Türkiye toplumu demokrasiyi, demokrasi kültürünü öğrenecek. Bunun Cumhuriyetin kurulması kadar derin sonuçları olacaktır. Ben Cumhuriyetin kazanımlarını göz ardı etmiyorum ama Cumhuriyet şimdi demokratikleşecek, Cumhuriyetin tüm olumlu yanları, kazanımları yeni döneme taşırılacak. Geç oldu ama iyi olacak. 1920'lerde yapılması gereken şimdi yapılacak. 1920'lerde başlanan işi şimdi tamamlayacağız. O zaman Cumhuriyet kuruldu şimdi demokratikleştirilecek. Herkes bu yeni süreci, dönemi iyi anlamalıdır. DTP de derinlemesine anlamalıdır. DTP bu yeni dönemi anlamazsa, derinlemesine anlamazsa aşılır.

MHP ve CHP de böyle devam ederse biter. MHP ve CHP bu sürecin önünde engel olmamalıdır, engel olmaya devam ederlerse altı aya kalmaz biterler. Yeni dönemin ruhu onları bitirir. AKP de fazla bekleyemez. Yeni yılı bile bekleyemezler. Eylül'den sonra belli olur, birkaç aya kadar hatta bir iki ay sonra AKP'nin gerçek niyeti, gidebileceği yer belli olur. Samimi olup olmadıkları netleşir. H. Barkey'in söylediği bazı yönleriyle doğrudur. Eğer AKP tatmin edici, derin açılımlar yapmazsa dağılıp, gider diyor.'

Eski yaşam terk edilmeli

'Ben mevcut yaşamı, sokaktaki, dışarıdaki yaşamı hep korkunç buldum. Bu mevcut yaşamdan hep kaçtım, altmış yaşındayım halen de kaçıyorum. Benim de bir zamanlar pilot olmak, uzaya uçmak gibi hayallerim vardı. Fakat ben bu hayallerimin hepsini terkettim, özgürlük peşinde koştum. Dışarıdakiler de eski döneme, eski yaşama ait ne varsa terk etmeleri gerekir. Cesaretlerini, güçlerini, bilgilerini, varsa yeni özgürlük ütopyalarını, yeni yaşam biçimlerini kuracaklar. Duygusal zekalarını, analitik zekalarını geliştirecekler. Duygusal zeka ile analitik zeka birlikte kullanılmalı, birbirini destekler ve zenginleştirir biçimde kullanmalıdırlar.'

Gladio desteğini çekti

'2007'de Amerika Gladio'dan desteğini çekti, artık kanun dışı infaz dönemini, yasa dışı cinayetleri desteklemediğini ilan etti. Bundan sonra muhtemelen pek öyle yasa dışı infaz olmaz, ne yapılacaksa kanunlar çerçevesinde yapılacak. Amerika ve diğer siyasi güçler yeni bir tarzla Ortadoğu'da politika yürütecek. Bu süreçte PKK'nin de olmasını istemiyor ancak bunu zorla, silahla bitiremeyeceğini anlamış durumda. PKK'yi de silahsızlandırmak istiyor ama bizimle de uzlaşmak zorunda. Bir uzlaşma doğacak. Bu, İngiltere ve Amerika'nın iki yüz yıllık politikalarının bizi de dikkate alacak uzlaşması olacak. İşte Kuzey Irak'ta zaten Barzani-Talabani'yle işbirliği içindeler. Bizimle de bu şekilde uzlaşmak isteyebilirler. Somut bir şeyin olması o kadar kolay değil. Kolay kolay somutlaştırmak istemeyeceklerdir. O kadar kolay değil, çocuk işi değil. Bunlar hassas konular, ciddi konular, somutlaştıramıyorlar. Çünkü Türkiye üzerine düşünceleri yok. Türkiye üzerine düşüncesi olan kimse yok.'

Devlet olacak, ama demokratik Kürt ulusu da olacak

'Anlayış düzeyinde değişimler olacak. Ben de eskiden devlet kurarsak her şey hallolunur diye düşünüyordum. Sonra devletin çözüm değil, sorunun kaynağı olduğu düşüncesine vardım. Hegel'in ulus-devlet için söylediği 'tanrının yeryüzüne inmiş hali' sözü önemlidir. Doğrudur. Devletin varlığı sorunu çözmüyor, daha da derinleştiriyor sorunları. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Bana Güney'deki gibi bir federal devleti verseler de ben kabul etmem.

Ama ben Kürt sorunun çözümünde 'devlet olmasın' da demiyorum. Devlet olacak ama özgürlüklere saygılı bir devlet olacak. Şunlar olsun, bunlar olsun, şu olmazsa bu olmaz gibi şeyler önemli şeyler değil. Kürtlerin topyekün yaşam tarzını folklorunu hatta sporunu içerecek. Ya da devlet bize şunu versin şu kadar versin gibi şeyler önemli şeyler değil. İçişleri Bakanı da Türkiye modelinden bahsetti. Tabi bunu nasıl yapmayı düşünüyor, içini nasıl dolduracak bilemiyorum. Türkiye modeli önemlidir ancak öyle kolay değil ama samimi olunursa başarılabilir. Benim çözüm modelim şudur: Devlet olacak, diğer tarafta da demokratik Kürt ulusu olacak. Kürtler devletin varlığını tanıyacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakkını kabul edecek. Böylece orta bir yerde buluşacak, uzlaşacaklar. Benim çözüm anlayışım kısaca budur. Geri kalan her konu daha sonra gelir. Bu şu demektir: Sivil toplumun demokratikleşmesidir. Yani demokratik sivil toplum oluşacak. Sonra devlet isterse yine her yerde bayrağı olacak, isterse her yere hizmet götürecek, isterse her yerde Türkçe öğretecek.'

Kürtlerin önü açılacak

'Ama Kürtlerin önü açılacak, Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi özsavunması bile olacak. Kendi ihtilaflarını çözecek bir savunma gücü olacak. Yani Kürtler kendi kendini demokratik bir şekilde örgütleyecek, savunacak. Kendini örgütleyemeyen bir toplum ölü bir toplumdur. Kendini örgütleyemeyen bir toplum sağır toplumdur. Kendini örgütleyemeyen bir toplum dilsiz bir toplumdur. Ama Kürtlerle Devletin bu uzlaşmasından sonra bu anlayışın içi nasıl doldurulacak, bunu konuşmak lazım. Bu süreçte önümün açılması için bunu hep beraber yürütebilmemiz için koşullarımın düzeltilmesi lazım. Bu topyekün bir süreçtir. Anı anına bazı şeylerin yürütülmesi gerekir.'

Herkes herşey değişmeli

'Herkes, her şey tepeden tırnağa değişmek durumunda. Eskiden, neden Ekim Devrimi gibi yapmadım, kökten bir şekilde yeni bir devleti örgütlemedim diye düşünürdüm, Fransız Devrimi gibi Rus Devrimi gibi toptan zaferler. Bunların dönemi kapandı. Büyük kayıpları, büyük riskleri olurdu. Şimdi bunları aştım, artik klasik anlamda bir devlet çözümünün daha ziyade bir çözümsüzlük olduğunu ortaya koyuyorum. Hatta bu anlamda devlet bir çözüm değildir, engeldir. Toplumun yeniden yapılandırılmasından yeniden demokratik bir yapılandırma, en küçük hücresine kadar değişimden, demokratik toplumdan bahsediyorum. İyi olan, güzel olan ne varsa ortaya konacak, bunlar yan yana olacak ve hangisi daha çekiciyse, daha fazla talep görürse o kazanacak. Bunlar kapitalist anlamda bir rekabet şeklinde değil de, demokratik bir yarış içinde yan yana olacaklar.'

Kültürler yan yana olacak

'Şimdi anadilde eğitimden, kültürden falan bahsediyorlar. Benim çözümümde Türkler de Kürtler de kendi dillerini, kültürlerini, tarzlarını ortaya koyacaklar, ikisi de yan yana olacak. Hangisi daha çok istenirse o alınacak, o ilgi görecek. Ben eskisi gibi değişimi, devlete dayalı, güce dayalı, torpile dayalı olarak ele almıyorum. Toplum kendi demokratik işleyişini, öz yönetimini, eğitimini, hatta öz savunmasını yapılandıracak, Devlet buna engel olmayacak, destek olsa da olmasa da böyle yapılanacak. Devletin de jandarması olacaksa demokratik olacak, bu hakka saygılı olacak. Devletin kurumları kendi örgütlenmemiz önünde engel olmayacak. Demokratik ulus olma özgürlüğümüz önündeki engeller kalkacak.'

Federasyonu kabul etmem

'Şimdi bugün bana, Amerika'nın Barzani'ye verdiği gibi bir federasyon deseler ben bunu kabul etmem. Benim çözümüm bunu aşıyor. Klasik şablonlarla, kalıplarla değil yeni bir yaklaşımla. Avrupa modeli benimkine biraz yakindir ama Avrupa'dan da daha gelişkindir, Avrupa modeli tam demokratik değil. Bu tür süreçler zorlu süreçlerdir. Her iki taraftan da savrulmalar olur, olabilir. Bizim yöntemimiz zor. Sabır, emek ve çaba gerektirir ama doğru olan da budur.'

Bir tane akademi olmaz

Diyarbakır'da açılan akademiyi de değerlendiren Öcalan, “'Akademi bir başlangıçtır, sadece bir tane olmaz, diğer kentlerde de açılmalıdır, Dersim, Van, Urfa'da açılabilir. Akademi'de yaşam öğrenilecek. Kadınlar akademilerde muazzam bir hayati öğrenecekler' diye konuştu. Öcalan, 'Silvan, Bitlis o bölgeler önemlidir. Selçuklu Sultani Anadolu'ya girmek için buradaki beyliklerle işbirliği yapıyor. Ağustos'taki savaştan (1071) önce 15 Mayıs'ta Meya Farqin'e geliyor, onlarla uzlaşıyor, onlarla uzlaştıktan sonra onlardan on beş bin askerle birlikte Anadolu'ya giriyor. Bunları anlamak için tarihi iyi okumak, iyi bilmek gerekiyor' ifadelerine yer verdi.

Gülen'i olumsuz değerlendirmiyorum

'Şimdi basında Amasya Protokolleri tartışılıyor. Amasya Protokolleri 20-23 Ekim 1919 tarihlidir. Amasya Tamimi olarak bilinenden farklı bir protokoldür. Amasya Protokollerinden üçü açık ikisi halen gizlidir. 22 Ekim 1919 2 no'lu protokolde altında Mustafa Kemal'in de imzası olan Kürtlerin ırki ve içtimai haklarını da içeriyor. Açık olanlar 1960'da ortaya çıkarılmış. Daha ötesi var. 10 Şubat 1922'de yapılan oturum var. C.evinden bir arkadaş bana yazmıştı. Meclis'in bir toplantısında 64 red'e karşı 273 kabul oyu var, Kürtlerin özerkliğiyle ilgili.'

Fethullah Gülen ilgili olarak da değerlendirme yapan Öcalan, 'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' diye konuştu, şöyle devam etti: 'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer.'

Aram ortadoğu bülbülüydü, ona büyük şehit diyorum

Öcalan, kısa bir süre önce yaşamını yitiren ve 'Şahsi ozanım' olarak değerlendirdiği Aram Tigran ile ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı: 'Aram Tigran, Yunanistan'da yaşamını yitirmiş. Başta ailesi olmak üzere tüm halkımıza ve Ermeni halkına baş sağlığı diliyorum. Aram Tigran Ortadoğu'nun bülbülüydü. Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Arapça, Yunanca, çok sayida dillerden söylüyordu. Aram ayni zamanda şahsi bir ozanımdı. İlk Ankara'dayken radyodan sesini duydum. Aram Tigran'ı Ankara'da ilk dinlediğimde 'Bu ses ölmemeli, hep özgür kalmalı' demiştim. Sonra kendisiyle de tanıştım. Benim Aram'la ilgili çok derin degerlendirmelerim oldu. Böyle bir güzellik bir sesten yansıyabilir, bir kadından da yansıyabilir, başka bir şeyden de. Güzellik sanata ait şeylerdir. Aram'ın sesi davudi bir sesti, dingin bir sesti. O ses, beni Kürdistan'a götürdü. Bu sesler ölmez. Aram için öldü diyemem. Aram için şehit diyorum, ölümsüzleşti. Çünkü mücadeleyi çok yoğun olarak yaşıyordu. Heyecanlıydı. Bu nedenle ona büyük şehit diyorum. Benim için Aram ölmemiştir, bu ses ölmez. Onurlu ve mücadeleci bir yaşamı vardı. Anısı yaşatılmalıdır. Aram'ın eşyaları, anısı, bir evde müze şeklinde bir yer açılarak korunmalıdır. Anısı böyle ve değişik etkinliklerle yaşatılmalıdır. Cenazeye izin vermiyorlarmış. Koşullar oluştuğunda cenazesi Diyarbakır'a getirilebilir.'

Yaşlıların yaşamına bağlıyım

Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: 'Ben halkın siyasiler gibi düşünmediğini, bu sürece yüzde doksan destek vereceğini biliyorum. Yaşlıların yaşamına ve emeğine bağlıyım, saygılıyım. Bugüne emek taşıdıklarını biliyorum. Bugünkü kapitalist modernite karşıtlığım biraz da onlardan kaynaklanıyor. Bu konuda babamı da biliyorum. O zaman onları çok fazla anlayamamıştım. Hepsine selamlarımı iletiyorum. Ben kadın konusuna daha önce de çok değindim. Benim için kadın konusu yaşamsaldır. Karı-Koca-Çocuk şeklinde değerlendirmiyorum kadın konusunu. Ta beş bin yıllık bir tarihten gelen bir sorundur, kadın sorunu. Kadın beş bin yıldır boğulmuş, nefessiz bırakılmış. Diyarbakır'daki kadın parkı var. Bu park, Kadın Özgürlük Akademisi'ne dönüştürülebilir. Kadından korkmayalım. Kadın özgürleşsin, gelişsin. Kadın, yaşamı üretir, güzelleştirir. Cezaevlerinde ölümcül hastalığı olan yaklaşık on sekiz arkadaş var. Ben onlara şunu söylüyorum. Güçlü olsunlar. Onurlu bir yaşam verdiler, ölümleri de onurlu olacaktır. Ölümden korkmamak lazım. Onurlu yaşam verenin ölümü de onurlu olur. Kazakistan'daki Kürt halkımıza selamlarımı iletiyorum. Roj TV'nin tüm çalışanlarına selamlarımı iletiyorum. Bu süreci yoğun bir şekilde işlemelidirler. Tüm sanatçılarımıza da selamlarımı iletiyorum. İyi çalışmalıdırlar.'

İSTANBUL - ANF

14 Ağustos 2009 tarihli Görüşme Notu'dur
 
#2
"Fethullah Gülen ilgili olarak da değerlendirme yapan Öcalan, 'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' diye konuştu, şöyle devam etti: 'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer."

bu da sanırım apo'nun fethullah açılımı oluyor. açılım açılım üstüne. ortadoğu'nun kurtlar coğrafyasında taktikler ve hamleler savaşı. satrancın çıktığı ve yayıldığı toprakların çok yakını ne de olsa. şark kurnazlığının ve haşin politikanın ilke avına çıktığı topraklar.

devletin çeşitli cenahlarının her birinin kendi açılımını yaptığı günler. binbir gece masallarında "kırk haramiler" vardır. orda geçiyor: "açıl susam açıl" diyesi geliyor insanın. susam açılacak da bakalım ne çıkacak içinden.
 
#3
"Fethullah Gülen ilgili olarak da değerlendirme yapan Öcalan, 'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' diye konuştu, şöyle devam etti: 'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer."

bu da sanırım apo'nun fethullah açılımı oluyor. açılım açılım üstüne. ortadoğu'nun kurtlar coğrafyasında taktikler ve hamleler savaşı. satrancın çıktığı ve yayıldığı toprakların çok yakını ne de olsa. şark kurnazlığının ve haşin politikanın ilke avına çıktığı topraklar.

devletin çeşitli cenahlarının her birinin kendi açılımını yaptığı günler. binbir gece masallarında "kırk haramiler" vardır. orda geçiyor: "açıl susam açıl" diyesi geliyor insanın. susam açılacak da bakalım ne çıkacak içinden.
sayın Hortis,

Sayın Öcalan'ın sözlerini bir bütünlük bağlamında ve de bu bütünlüğü,geçmiş tarihsel süreçler göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılırsa daha açıklayıcı-objektif olacaktır ki yoksa Sayın Öcalan'ın farklı kişi ya da kurumlar hakkındaki sözlerini salt ''açılım'' olarak görme yanlışlığından kurtulacağızdır.Sayın Öcalan,genelkurmay,akp,chp vs objeler hakkında görüş belirtirken,tek tek bu objeler hakkında ''açılım'' yapmıyor ki genel bir ''açılım''ın tüm bu objeleride içinde alacak denli geniş bir perspektifi içinde bulunduruyordur.

Sayın Öcalan'ın,kişi-kurumlara süreç zarfında ''taktiksel'' hamleler yaptığının söylenilmesi,haksız bir söylemdir.Savaşlarda ''taktik'' yapılır ama sayın Öcalan'ın verdiğide bir savaştır lakin taktiksel değildirki,sayın Öcalan'ın bugünkü düşünceleriyle,uzun yıllar önceki düşünceleri arasında,yapısal anlamda çok fazla bir fark yoktur.Bu ayrımı görürsek,sayın Öcalan'ın şu anda ''bir taktik'' hamlesinde bulunmadığınıda göreceksiniz.Daha somut bir ifadeyle,90 ların ortasından 2009 a kadar geçen sürede,sayın Öcalan'ın görüşlerinde-istemlerinde ve bu istemlerin gerçekleşmesi yönündeki mücadelesinde,bir farklılık yoktur...

Sayın Öcalan'ın,Fetullahçı örgütlülüğe karşı söylemini irdelemeden,bu sözü tek kıstas almak bizi yanılgıya götürecektir ki Sayın Öcalan'ın bu noktada temas ettiği bir çerçeve bulunmakta;Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' Bu noktada,neden demokratikliğe vurguda bulunmakta sayın Öcalan?Bundan önce bu örgüt,demokratik bir yapıda değilmidir ki sn öcalan,demokratik temelde bir yakınlaşmayı öngörüyor?Fetullahçı örgütlenme,türkiyede genel anlamıyla demokratik bir yapıda değildir ve bunu iia etmekte çok zor.Bunun yanı sıra,Sayın Öcalan'ın sıklıkla vurgusunda bulunduğu ''akademi''lerin oluşturulması,kadınların sosyal yaşamda etken olmalarıyla,Fetullahçı örgütün yapısı nın ''akademilere,kadının sosyal yaşamdaki yerine bakışı oldukça farklı menbaalrdan beslenmektedir.Fetullahçı örgütlenme bu bağlamda,demokratik temelde,Kürt mücadelesi istemlerinin öngördüğü düşünceye karşı bir seyir izlemektedir ki demokratik yaklaşımı,bu örgütte biliyor ki,kendilerine zarar getirecektir,o yüzden buna yaklaşmamaktadır...

Bir parantez açarsam;Santraç oyununun çıktığı yer,hindistandır.Belki Hindistan ile Mezopotamya yı yakın görebilirsiniz ama bu göreceli bir durum oluşturur.Santraç oyununu,Persler değil,Hitliler bulmuştur.! Bu bir noktada (dolaylıda olsa) ''şark kurnazlığı'' bağlamında görülmelidir!!!

İkinci bir parağraf açarsam;Kürt mücadelesini destekler-desteklemezsiniz bu ayrı birşeydir ama Kürt halkı (genelleme,farklı düşüncelerde vardır) ''Sayın Öcalan'' dediklerinde,kendileri için Öcalan'ı bir ''önder'' olarak seçmiş ve ''sayın ''demek yüzünden birçok şiddet girişimine maruz kalmışlardır.Resmi jargon ise,bırakın ''sayın'' kelimesini,'Abdullah Öcalan'bile dememektedir (genel olarak).Bunun için ''APO'' kelimesini kullanmaktadır.Bunun yanı sıra APO sözcüğünü,aynı ekolden gelen,yaşıtlılık anlamında aynı olan ve samimiyet içinde olanlarda,APO diye telaffuz eder lakin resmi ideolojinin,bu eksende APO demediğini iddia etmek,şark kurnazlığına bizi yine götürecektir.!!!


saygı ve dostlukla...
 
#4
ama sayın düşünsel, öcalan'ın bizzat kendisi, eski düşüncelerinden farklı bir noktada bulunduğunu, onları aştığını, kendini geliştirdiğini, artık farklı yerde durduğunu açıklarken sizin bu "değişmedi, değişemez" yaklaşımınız fazla ikna edici değil. öcalan neden değişmesin ki?

öcalan'ın bu yaklaşımına taktik demek neden yanlış olsun? aksi halde bunu ilkesel olarak savunduğunu söylememiz gerekir ki bu daha da yakışıksız.

satranç elbette hindistan çıkışlı ve ama yine de bu topraklarda oynanan ve de iyi oynanan bir oyun.

öcalan'a "apo" diyenler ilk başta apocular diye ortaya çıkan pkk'liler değil miydi?

kendisine "sayın" demenin suç olmasını çağdaş hukukla bağdaştırmak mümkün değil. burası ayrı.
 
#5
ama sayın düşünsel, öcalan'ın bizzat kendisi, eski düşüncelerinden farklı bir noktada bulunduğunu, onları aştığını, kendini geliştirdiğini, artık farklı yerde durduğunu açıklarken sizin bu "değişmedi, değişemez" yaklaşımınız fazla ikna edici değil. öcalan neden değişmesin ki?

öcalan'ın bu yaklaşımına taktik demek neden yanlış olsun? aksi halde bunu ilkesel olarak savunduğunu söylememiz gerekir ki bu daha da yakışıksız.

satranç elbette hindistan çıkışlı ve ama yine de bu topraklarda oynanan ve de iyi oynanan bir oyun.

öcalan'a "apo" diyenler ilk başta apocular diye ortaya çıkan pkk'liler değil miydi?

kendisine "sayın" demenin suç olmasını çağdaş hukukla bağdaştırmak mümkün değil. burası ayrı.
sayın hortis,

''Değişmeyen tek şey değişim''dir den hareketle,herkes değişir ama bu değişimin,nitelik ve nicelik noktasında nasıl bir değişme olduğu,ayrıca önemlidir.Bunu bir kuram olarak ele aldığımızda,Marks'tan sonra Marksizimde bazı değişmeler olmuşsa da ana gövde yine Marks'ın düşünceleriyle oluşturulmuştur.

Sayın Öcalan'ı da bu bağlamda degerlendirmeliyiz;çıkış noktası Kürt halkı ve Kürt halkının geleceği noktasında şekillenmiş bir mücadelede,süreç zarfında bu objenin lehinde,neyin nasıl daha iyi olacağı noktasında bazı değişiklikler olabilir ama ana gövde yine yerinde durmaktadır.Devlet aygıtından,konfederalizme,demokratik federasyon,özgür insan,özgür toplum vs gibi görüşlerin süreç zarfında olduğundan hareketle bir çıkarsaam yapıldığında,başat objeyi yine Kürt (türkiye genellmesi de yapılabilir,)olmktadır.

Kürt halkı için,bir ulusal devletlerin olmasının,özgür insan için görece tehlikeli sonuçlar doğuracağını etüt etmek ve bundan vazgeçilerek,özgür insan için daha farklı bir çerçeveye girmek,görece değişikliktir ama başta da söylediğim gibi,bu değişimin nitellliğ ile nicelliği arasındaki durumuda göz önüne almalıyız.

Santraç oyununda hamleler (genelde) düşünülerek verilir ama rakibin hareketlerine karşı sizin hareketiniz,o hamleye karşı bir hamle ise,bu sizi mat'a götürür ki bir hamle yapılmadan en az 3-5 hamle öncesinden bu noktaya geldiğinizi ve yine 5 hamle sonra nerede olacağınızı düşünmek gerekir.Dialogla ortaya çıkan görüşlerin maddi temel noktasından hareketle;öcalan'ın bu yaklaşımına taktik demek neden yanlış olsun? sözünü söyleyebiliriz ama,ilkeselliği ''gövde'' kavramı üzerinden değerlendirmek gereklidir...

öcalan'a "apo" diyenler ilk başta apocular diye ortaya çıkan pkk'liler değil miydi?

bu sorunuzu,bir önceki mesajımda cevaplamıştım sayın Hortis.
(Bunun yanı sıra APO sözcüğünü,aynı ekolden gelen,yaşıtlılık anlamında aynı olan ve samimiyet içinde olanlarda,APO diye telaffuz eder ) aynı ekol derken,aynı samimiyetlik derken,bir dönem ve bu dönem içinde yer alanları kastetmiştim...

saygı ve dostlukla...
 
#6
Sn Öcalan'ın son değerlendirmeleri,bence bir bütünlük içersinde ele alındığında,makul değerlendirmeler.
Sn Düşünsel kusura bakmasın ama tek katılmadığım,Fettüllah Gülen cemaati ile ilgili değerlendirmeleri.
Nedense ben bu değerlendirmeyi bir türlü bu bütünlük içersinde göremiyorum.
Bana göre talihsiz bir değerlendirme.
Demokratik temel de bir işbirliği için,en azından karşınızdaki gücün demokrasiyi bir nebzede olsa içine sindirmesi gerekir.
Oysa bu cemaat ve dayandığı temel,Demokrasinin özüne karşı!
Üstelik 30 yıldır süren,kürt özgürlük hareketi üzerindeki baskı,zulüm ve işkenceleri,aklamak bunları yapanlara övgğüler düzmekte bu hareketin genel karekteristiği.
Birde Sn Öcalan çok safiyane bir biçimde Devletin özgürlüklere saygılı olmasından bahsediyor.
Özü diktatörlük,bir sınıf egemenliği olan Devletlerde Özgürlüklere saygılı olmayı beklemek,Devlet tanımını sorgulamayı gerektirir.
Bunun dışında özellikle yerelleşme,yerel özerklik konuları bence çok önemli.
Bazı aklı eveller,yerelleşmeyi ve yerel özerkliği küçümser bir tavırla ve bölünme paranoyasıyla değerlendirsede,benim için burjuva özlüde olsa demokratik bir açılım.
Üstelik bana göre bu açılımın gelecekte sınıf mücadelesinin önünü açmasında da önemi büyük.
Kürt özgürlük hareketi ile Sosyalist hareketin tabanını EZİLENLERİN oluşturduğunu düşünürsek.
Aynı ortak tabana sahip her iki hareketin birleşmesinin nesnel koşulları vardır dememiz bizim için abartı olmaz.
Bugün Güney doğuda pek çok yerel yönetim DTP nin elinde.
Ancak bu yönetimler her yönden yasalarla merkeze bağımlı kılınmış.
Özelliklede ekonomik anlamda bağımlılık,oradaki yönetimin elini kolunu bağlamış.
Peki şimdi bu belediyeler,özerk ve merkezden bağımsız bir yapı haline gelseler,bu kimin işine yarar.
Bakın bir Fatsa örneği var.
Hepimiz biliriz bunu!
Neden ülke çapında pek çok FATSA yaratmıyalım.
Neden sol,gün geçtikçe ivmesi yukarılara doğru seyreden,tabanını güneydoğudaki ezilenlerin oluşturduğu yığınların, iradesini temsil eden siyasi oluşumla birlikte hareket etmez?
Tüm ülkede birden çok FATSA yaratmanın başka yolu varmı?
veda
 
A

Antares

#7
Tüm ülkede birden çok FATSA yaratmanın başka yolu varmı?
veda
Var sevgili veda.O da koskoca bir ülkeyi Fatsa ya çevirmektir.Ama Sayın Öcalan bence bu ''makul'' yoldan gitmeye devam ederse bu koskoca Fatsa nın Kürdistan ayağı eksik kalacak gibi.Belirtiler onu gösteriyor.Biz pkk yi ve kürt hareketini kara kaşı kara gözü için desteklemiyoruz.Ayrı bir ülke en başta TC kapitalizmine ağır bir darbedir.Bir iktidar sarsıntısıdır ve bir devrimci duruma gebedir.Ama öyle görünüyor ki , bizlerin savunduğu kürdistan hayali Önderlik tarafından reddediliyor.AKP kürdistan a ne verecek ? Özgürlük mü , demokrasi mi , kültürel haklar mı ? Buna aranızda inanan var mı ? Yoksa Sayın Öcalan ın açıklaması neye yorulmalı ? Dahası Gülen tarikatına yapılan güzellemeler son nokta mı oluyor Kawa dan bugünlere gelen direnişte ?
 
#8
Aynı kanıda değilim Sevgili Antares;
Bir kere ayrı bir Devlet oluşumunu kabul etmemekle Sn Öcalan,Emperyal Gücün kurduğu tuzağa düşmemiştir.
Dışarısı olmayan bir sistemde ayrı bir Devlet kurmak,sonuçta Emperyalizm'in kucağına oturmaktan öte bir işe yaramaz.
Kuzey Iraktaki oluşum buna örnektir.
Emperyalizm'in icazeti olmadan,bir ulusal hareketin bu koşullarda ,Emperyalizmden bağımsız bir Devlet kurması söz konusu olamaz.
Üstelik ayrı bir Devlet kurmanın,ülkedeki sınıf hareketiyle de bağlantılı olarak,nesnel koşulları yoktur.
Böylesi bir Devletin varlığı,asıl amaçladığımız,kürt ve türk proleterlerinin,sosyalizm mücadelesinin de önünde de bir engeldir.
Baştanda söyledim.
Sn Öcalan'ın,Fettullah Gülenle ilgili değerlendirmelerini,benim de bir yere sığdırmam olası değil.
veda
 
#9
'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir

Sayın veda yoldaş,

Öcalan'ın yukarıdaki söylemi noktasında,belki siz ya da başkaları için olumsuz bir degerlendirme olarak görülebilir ki,buna hak vermemek elde değil lakin Sayın Öcalan'ın bu noktada ''tümcede geçen ilk anlamı'' ile bu sözleri sarfetmediği kanaatindeyim ki;

Fetullah cemaati,tıpkı genel kurmay vari büyük bir örgütlenmedir ki K.Kürdistanda bu durum kendini daha fazla hissettirmektedir.(bu coğrafyada yaşamam ve bire bir karşılaşmam,bu gücün ne yapıda olduğunu biraz daha fazla hissetmeme neden oluyor ki,uzun bir dönem iç anadoluda da yaşadım ama etki babında Kürdistanda daha fazla etkinlikleri olduğunu söylemeliyim)Bu gücü salt Türkiye devletinden değil,abd den aldığını sizde takdir edersiniz.Bu örgütlülük,istenildiği an,Kürdistan ta büyük provekeler yapabilecek de bir yapıya sahip.Bu provekeyi,ağa babaları istemeden yapmaz ama süreç zarfında,eskisi gibi (jitem) vari yan örgütlerin eylemlerini beklemek zor görünmekte ve PKK de bu noktada,bunların önünü alamayacak (silah noktasında) pozisyondadır.Bu yüzden bu örgütle mücadele ancak kendi örgütünü kurarak verilmelidir ki,sayın Öcalan da her fırsatta (hatta bazen dtp ye çıkışarakta-dolaylı) akademilerin,kadınların içinde bulundukları stk ların vs devamlı büyümesini,bu yüzden istemektedir.

Öcalan'ın,özgür birey,çerçevesinden özgür toplum a evrilmesi sürecinde,din objesininde,bir dikta ile değil de özgür irade ile oluşacağına atıfta bulunmaktadır ki,bu bağlamda Öcalan'ın ''dinin sade haline karşı olmadığı'' çerçeveside,aslında dinin (gülen cemaati vari) yapısınada karşı olunduğunun göstergesidir.Sayın Öcalan,dinde,mezhepleri,tarikatları,cemaatleri tasvip etmediğini,görüşme notlarında (sıklıkla olmasa da) dile getiriyor.

Belki zorlama bir mesaj olarak görebilirsiniz yazdıklarımı,ama kazanım olacaksa varsın ben yanlış bir çerçeve çizeyim,doğrular bazen yanlışlardan doğarmış diyeyim:)

saygı ve dostlukla...
 
#10
Düşünsel Dostum
Yazdıklarının tümüne katlıyorum.
Fetullah cemaati ile ilgili yaptığın saptamaların tümü doğru.
İşte bu nedenle ,senin bu yazdıklarını temel alarak,bu hareketin OLUMSUZLANMASI gerekiyor.
Bu hareketle,Demokratik temelde bir yakınlaşma dediğin an,karşına bu hareketin demokrasi karşıtı olduğu,hiç bir biçimde demokratik bir yön taşımadığı gerçeği çıkar.
Din olgusuna bakışı,Sn Öcalan'ın doğru bir yaklaşım.
Din olgusunun,bireylerin bilinçlerinden silinmesinin yolu zor veya şiddet değil,bu olguyu ortaya çıkaran maddi koşulların ortadan kaldırılmasıdır.
Buda çok uzun bir sürecek bir tarihsel döneme denk düşer.
Ama buradan yola çıkarak,Sn Öcalanın Fetullah Cemaati ile ilgili söylemlerini,bu gerekçeye dayandırmak,bana çok doğru gelmiyor.
Bir örnek vermek istiyorum Sevgili Düşünsel.
Samanyolu TV de haftanın iki günü TEK TÜRKİYE diye bir dizi yayınlanıyor.
Lütfen bu diziyi takip et.
Samanyolu TV nin kime ait olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
Umarım bana hak vereceksin.
Dostlukla
veda
 
Son düzenleme:
#11
daha dün fettullahçı bir dernekle pkk yanlısı gruplar kürt coğrafyasında çatışıyordu. bugün ne oldu; düğün değil, dernek değil sayın öcalan fettullah'ı niye öptü?

neden, neden, neden?... bu tür soruları ısrarla sormaya çağır çağır çağırıyorum.
 
#12
"Fethullah Gülen ilgili olarak da değerlendirme yapan Öcalan, 'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' diye konuştu, şöyle devam etti: 'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer."

bu da sanırım apo'nun fethullah açılımı oluyor. açılım açılım üstüne. ortadoğu'nun kurtlar coğrafyasında taktikler ve hamleler savaşı. satrancın çıktığı ve yayıldığı toprakların çok yakını ne de olsa. şark kurnazlığının ve haşin politikanın ilke avına çıktığı topraklar.

devletin çeşitli cenahlarının her birinin kendi açılımını yaptığı günler. binbir gece masallarında "kırk haramiler" vardır. orda geçiyor: "açıl susam açıl" diyesi geliyor insanın. susam açılacak da bakalım ne çıkacak içinden.
bu da sanırım apo'nun fethullah açılımı oluyor. açılım açılım üstüne.

siyaset - siyasetçi nedir..?????
bunu her kesim kendince yanıtlar.. ama halk arasındaki yaygın görüşe göre..; bir sürü palavra-yalan-dolan.. kandırmaca-gerçekleri saklama-doğruya doğru eğriye eğri dememe.. sürekli başkalarını karalama kendini övme.. vs. vs. bir dizi olumsuz sıfatları içeren işlemlerdir ve bunu yapan kişilerdir. sanmayon sadece burjuva siyasetçileri için düşünürler.. solu da buna katarlar.. ve haklılarda...
çünkü sol bu süreçlerde genelde süreçi deşifre eden açımlayan boşa çıkaran söylem-taktik ve stratejiler geliştirememiştir.. süremli hamasi sözler ve keskin düşmanlıklarla ilerlemiştir.. hatta kendi sol kulvarında da böyledir.. sol genelde halkdan daha geridedir. maddi yaşamın karışıklığını içeriğini kavrayamaz.. düz net kesin ifadeleri önemser.. yada işleri(aslında iş de yapmaz yani yapılması gerekir anlamında)
sol john red in dünyayı sarsan 10 gün romanındaki repliğe takılı kalmıştır..
-- ben onu bunu anlamam.. burjuva ve proleterya vardır ben burjuvaya düşmanım proleterim--- sanırım böyle bir şeydi.. bu aslında övünülecek bir şey değildir.. neyi niçin yaptığını bilmeyen-bilmeye çabalamayan.. ve kaba dar bir bakışla devrim sürecinde yürüyenler ilk dökülenlerdir.. aynı kişi yarın nep denilince ne diyecek.. ben bilmem merkez bilir mi... yada ne oluyor diye isyan edecek..
berlin duvarı sosyalizmemi yaradı batıya mı.. duvar örmeden sosyalizm korunamıyorsa sonucu da böyle olur.. sosyalizmi insan ve ve insanın oluşturduğu kitlelerin inancı ve bu yolda istekle ilerlemesi korur.. duvarlar değil.. kızıl-ordu da değil...

sayın öcalanın açıklamalarına yaklaşımlar aslında sosya-piskolojik analiz gerektiriyor..
bir açıklama yapılmış.. ki.. daha önce yapılanlardan çok da farklı değil.. ortada bir önerme de yok.. şart veya kuralda yok.. bir ön konuşma diyeyim..
şöyle düşünün akp dtp yi görüşmeye çağırdı.. sen nasıl yönelirsin..??
1- seninle görüşmem pis burjuva abd uşağı tek yol devrim dersin.. yoluna devam edersin.. zaten bu anlamda seninle görüşme zemini de yoktur..
2- 30 yıllık bir savaş sonucu gelinen bir süreçin bir aşamasında olduğunu tespit ediyorsan.. buna göre yönelimlerin olur.. buna göre dilin olur.. işlevlerin olur..

olaya bu açıdan bakmak zorundasındır.. yani.., önce süreci ve tarafları analiz ve tespit edersin.. sonra yönelimine göre dilini ve işlevini belirlersin.. işlevin çatışma zeminlerinde ise buna göre barış zeminlerinde ise buna göre dilin olur.. karşındakini uygun dille uyarırsın.. nasıl gelirsen öyle karşılık göreceksin.. zeminlerde buna uygun olur dersin.. bunu söylemenin 50 çeşit yolu vardır..

ha... yok kardeşim ben kimse ile görüşmeyi doğru bulmuyorum ve çatışmayı tercih ediyorum da diyebilirsin.. bu anlamda bu sürece girenleri eleştirebilirsin.. kararın ne ise karşındakini de net analiz eder adını koyarsın...

yazılara bakıyorum.. bu noktada bir tek veda arkadaş sağduyulu yaklaşmış.. çekincelerini koyarak yazmış..
Sn Öcalan'ın,Fettullah Gülenle ilgili değerlendirmelerini, benim de bir yere sığdırmam olası değil. veda
olabilir..... ve bu tartışılabilinir veya zamana bırakılabilir(süreç içinde yaşayarak tartışılır)..
ama iki önemli ayrıntı temeldir.. bu noktada ne düşünüyorsan geri kalanları da bu zeminde tasniflersin...
1- ayrı ulus-devlet veya federasyon talebinin yokluğu veya gerekliliği analiz edilmeli,
2- bu "açılım"ın (ki daha ne olduğu ve nasıl olacağı da net değil) gelinen süreç de taraflarının kimler olduğu etki gücü ve neresinde durduğu analiz edilmelidir..

dikkat ediyorum bunlar yok.. sadece sözlere göre eleştiri var.. keskin sözler varsa "aferin" yoksa "olmaz böyle" tarzı ile yaklaşılıyor...
sanki 30 yıldır bu topraklarda ve bölgede bir "şeyler" yaşanmadı.. 30-...20-,,,10-,, yıldır aşama aşama bir şeyler değişmedi..gelişmedi.. 30 yıl öncesinin gerisindemiyiz yoksa ciddi değişimlerin arifesindemiyiz..

Var sevgili veda.O da koskoca bir ülkeyi Fatsa ya çevirmektir.Ama Sayın Öcalan bence bu ''makul'' yoldan gitmeye devam ederse bu koskoca Fatsa nın Kürdistan ayağı eksik kalacak gibi.Belirtiler onu gösteriyor.Biz pkk yi ve kürt hareketini kara kaşı kara gözü için desteklemiyoruz.Ayrı bir ülke en başta TC kapitalizmine ağır bir darbedir.Bir iktidar sarsıntısıdır ve bir devrimci duruma gebedir.Ama öyle görünüyor ki , bizlerin savunduğu kürdistan hayali Önderlik tarafından reddediliyor.AKP kürdistan a ne verecek ? Özgürlük mü , demokrasi mi , kültürel haklar mı ? Buna aranızda inanan var mı ? Yoksa Sayın Öcalan ın açıklaması neye yorulmalı ? Dahası Gülen tarikatına yapılan güzellemeler son nokta mı oluyor Kawa dan bugünlere gelen direnişte ?
beni hoş gör antares ama... kar ve fırtına içinde süren bir maçı kapalı türübünden analiz etmeye ve akıl vermeye benziyor seninkisi..
Sayın Öcalan bence bu ''makul'' yoldan gitmeye devam ederse bu koskoca Fatsa nın Kürdistan ayağı eksik kalacak gibi
ortada koskocayı bırak mahalle çapında bir fatsa varda bunu mu mahvedecek sayın öcalan... ve kürdistan direnişi.. kürdistan ayağı eksik kalacakmış.. beni güldürdün.. öbür ayak nerde de kürdistan ayağı eksik kalsın..
şimdi bu eleştiri mi.. görüş bildirmek mi.. yoksa boş laflarla yapılan başka bir psikoloji mi...

bölgenin durumu.. güney oluşumu ve abd etkisi ve bu oluşumun türkiye ile ilişkileri ve de. türkiyedeki kürtler dışında kalan toplumsal yapıların duruşları ve en önemlisi devrimcü dinamiklerin durumu vs.. bunları dikkate alma sadece hamasi laflar et.. bu mu eleştiri..

niye bir bacak eksik kalacakmış bu daha da ilginç...
Biz pkk yi ve kürt hareketini kara kaşı kara gözü için desteklemiyoruz.Ayrı bir ülke en başta TC kapitalizmine ağır bir darbedir.Bir iktidar sarsıntısıdır ve bir devrimci duruma gebedir.Ama öyle görünüyor ki , bizlerin savunduğu kürdistan hayali Önderlik tarafından reddediliyor
önce kendine karşı samimi ol.. senin savunduğun çizgiyi bilmesem anlayacağım.. ayrı bir devleti ne zaman savundu.. pkk yi ayrı bir devlet kurması için ne zaman destekledi yada bu anlamda hangi yazıları yazdı.. neler yaptı-haykırdı.. yapma be debreli...
Ayrı bir ülke en başta TC kapitalizmine ağır bir darbedir
eminmisin... yani kürtler ayrı bir ulus-devleti kuracaklar ve türkiye toplumu da bunu alkışlamakla kalmayacak hemen arkasından o da devrim yapacak.. bu ne böyle...?????
kürdistan ankarada kurumuyacak.. .Bir iktidar sarsıntısıdır t.c iktidarı ankara-istanbul da sarsılır.. amed de en fazla ayrı bir devlet kurulur..
TC kapitalizmine ağır bir darbedir haklısın.. etrafında sscb var arap baas partileri de sosyalist nasılsa.. eh.. türkiyede de sarsıntıyı bekleyen zinde devrimci güçler hazır.. ... gerçekten pkk ciddi bir tarihsel fırsatı tepiyor.. bu ne şimdi... bunun neresini ciddiye alayım.. söyleyen siyasi çizgi kürdistanı istese yine anlayacağım..

bizlerin savunduğu kürdistan hayali Önderlik tarafından reddediliyor diyelim ki "öyle" oluyor sen hayal işlerini bırak somuta geç o zaman.. yani türübünden sahaya in önce... hayal ile devrim de olmaz kürdistan da kurulmaz.. talep ve bu talebin geçerliliği üzerine somut yapılaşma ve mücadele ile olur..

hamasi sözlerine(hayallerine) yine bir şey demezdim ama sayın öcalana haksızlık yapıyorsun bu etik değil..
bizlerin savunduğu kürdistan hayali Önderlik tarafından reddediliyor
sen böyle bir şey savunmuyorsun.. bu bir...
sayın öcalanın ayrı bir ulus-devlet istememesi ise teorik bir düşüncedir.. bunu da gerekçeleri ile açıklamıştır.. bu iki..
sayın öcalanın ulus-devleti red etmesi başkalarının kurmasına da engel değildir.. bu aynı zamanda kürt direnişindeki geniş kitleleri eleştirmektir.. sayın öcalan açıkça red ederken hala nasıl peşinden gidiyorlar.. güneye bile meğil vermiyorlar.. bu da üç....

AKP kürdistan a ne verecek ? Özgürlük mü , demokrasi mi , kültürel haklar mı ? Buna aranızda inanan var mı ?
içindeki ulusalcı damar hemen belli oluyor.. akp bu işin neresinde yetkileri ne.. sen bunu bile ayıramıyorsun.. abd ve akp bu işin bir yanı ise.. tsk-bürokrasi neresinde.. sanki akp nin kendi projesi de!! ve akp ülkede bir başka iktidar gücü de..!!!

bak öğreteyim.. 80 yıllık bir paradıgma değişiyor ise.. bu bir akp vs. gibi partisel işle olmaz.. sistemin bütünsel güçleri, işin içindedir.. ayrıca bir paradıgma bir çok nedenle değişir. bunun bile anlamına varamamışsınız..

çünkü yaşama düz bakıyorsunuz(sözlerim salt size değil sevgili antares geneledir)
orta-doğu ve prefiresi(türkiye iran suriye mısır) anlamında merkez neresidir ve neden merkezdir analiz eksikliği var..
bu anlamda..;
1921-26 süreci anlaşılmadan ve bununla bağlantılı olarak 17 ekim ve türkiye cumhuriyeti kuruluşu ele alınmadan analiz yapılmaz.. günümüzü de anlayamazsın..
1. savaşın ana nedeni osmanlı mülkü ve bu mülk içindeki enerji yatakları önemli idi..
* tc. nin oluşumu 17 ekim ile bağlantılıdır.. 17 ekim olmasa anadolu-kafkaslar.. başka biçimler alabilirdi..
* ama.., musul olayı asla değişmezdi burası her ne şekilde olursa olsun küresel sermayenin o dönemki binek atı ingiltere denetiminde olmalıydı..

kısaca musul konsepti aynı zamanda orta-doğu konseptidir. temelinde kürdistan ve kürt halkı vardır.. arap ulus varlığı.. irili ufaklı devletçiklerle çözümlendi.. ırak diye yaratılan bir devlet içindeki kürt ulusu ise bütünsel olarak orada bir varlık kuramazdı.. konsepte uygun değildi.. anadolu da tek kurşun atılmadığı halde emperyalistlerle yapılan kurtuluş savaşı destanı yazanlar.. 1918-24 arası ingiltereye kök söktüren berzenciyi atlarlar...
o dönem anadolu oluşumu ile kürtlerin ittifakının temelinde ermeni yağmasının meşrulaşması yatar.. misak-ı milli çerçevesinde ele alınan musul nedeni ile istanbul meclisi basıldı.. ve anadolu direnişi tasfiye edildi.. kuzey ve güney kürdistanın birleşikliği ingilterenin işine gelmediğinden.. önce iran-osmanlı arasında ikiye bölünmüş kürdistan bir daha bölünerek iki muavaza devletlere teslim edildi.. hepsinde direnişler oldu ama eksik ama yanlış direnişlerin temelinde asimile ve inkar vardır..
1918-26 güney de başlayan direniş sürekli devam etti..
1925 de başlayan kuzeydeki direniş 1940 lara kadar sürdü.. sonradan 1884 de tekrar başladı..
iran da böyle..

kısaca..
güney oluşumunu kaba bir emperyalizm işbirlikçiliği mantığı ile açıklayamayız.. kürdistan ve kürt ulusal sorunu dikkate alınmadan bölgedeki 1921-26 konsepti hem sürekli devam etmez(etmedide sürekli isyanlar yaşandı) hemde yeni konsept uygulanamazdı..
güney kürdistan etkili güçleri yani çizgisi işbirliğine yanaşarak çözüm aradı.. 1988-93 arasında pkk buna zorlandı.. defalarca zorlandı.. çeşitli uygulamalarla zorlandı.. imralı sürci denilen uluslararası komploda bu aömaçladır.. bu zorlamalara olan direnişi kırmak yada direnen dinamiği tasfiye içindir.. vicdan denen bir şey var.. bunca direnişi ve yaşanaları es geçerek yapılan hamasi açıklamalara ve haksız ithamlara yürek dayanır mı.. insaf...!!
kuzey kürdistan halkı ve önderliği bu yanlız savaşında buraya kadar geldi.. her iki taraf açısından askeri zeminde bir çözüm olanaksız.. ne kürdistan kurulabilinir nede gereği var.. ne de sistem bu yapıyı askeri anlamda yok edebilir.. artık siyasallaşmış bir kitle var.. pkk yi fiziki yok ediş için önce halkı geçmek zorundasın..

bu anlamda..;
taraflar..; askeri(savaş) dışında çözümler içersine girdiler.. yani mücadele daha devam ediyor.. ama.. argümanları ve araçları değişecek.. belki askeri yanı biraz daha sürebilir.. bilemem.. ama.. bu aşamada sürdürmekde ısrar eden toplumsal tepkiyi çeker.. güney bundan etkilenir.. küresek konseptin güneydeki yapılanışı örselenir..
peki.. pkk savaşda ısrar etmelimidir..???
bunu savunan savaşa katılır.. pkk yi de eleştirirken savaş ile doğru!! süreci işletir..
bunu tartışabiliriz.. bunu tartışmadan ve yön belirlenmeden hamasi savaş-devrim nutukları boştur.. yada amaçlıdır.. savaşacak olan kürt halkıdır savaşı omuzlayacak olanolan kürt halkıdır.. savaşdan etkilenecek olan türkiye toplumudur.. sen bu toplumu bu savaşda devrime kanalize edebilecekmisin edemeyeceksen şövenizm-ırkçılık yayılacaktır.. sistemin temel müttefiki bu şöven dalgadır.. nerde set olmayı başardın.. boşa konuşmakla olmaz.. savaşın.. olur..!!!!
özellikle hortis ve antarese seslenirken genele de seslenmiş oluyorum.. ama bu iki arkadaşa da söyleyeceklerim var.. bizler..; sizin alaycı dilinizi fark etmiyor değiliz.. dialoğ bu dille olmaz.. bizde biliriz konuşmasını ama amacımız birlik olduğundan ya sabır diyeceğiz.. yinede ..; sayın öcalanı ve pkk yi nasıl görüyorsanız açık olun.. yürğimiz acısa da sabırla yatıtlarız.. ama değer veriyormuş gibi görünüp bu dille gelmeyin etik değil.. nasıl bakıyorsanız açık olun adını koyun.. gerektiği yerde gerekli açıklamaları yaparız.. ve sizi de böyle kabulleniriz.. ama lütfen açık olun.. saygı karşılıklıdır..


"Fethullah Gülen ilgili olarak da değerlendirme yapan Öcalan, 'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz degerlendirmiyorum. Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' diye konuştu, şöyle devam etti: 'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer."

t.c nin 80 yıllık paradıgması "kemalizm" ile ifade edildi.. aslında bu kemalizm denilen geniş açılı paradıgma içersinde bir çok kollara ayrılmışdı.. kısaca her kesimin bir kemalizmi vardı..
*sistemin temelinde türk-islam paradıgması vardı..
bu paradıgma temelinde mhp-türkçülüğü ile milli-görüş islamcılığı aslında bir ayakda türkçülük diğer ayakda islamcılık olarak yürütüldü.. ortada türk-islam ve iki yana doğru da türkçülük ve islamcılığın koyulaşan renkleri..
* bu temel paradıgma ise sol kemalizm.. ulusalcılık-yurtseverlik laik cumhuriyet değerleri ve gericilik- türkçü faşizmtanımları ve "cepheleşmeleri" ile sahte çatışmalarla perdelendi..
bu paradıgma çöktü.. pkk önderliğindeki kürt ulusal direnişi bu paradıgmayıı çökertti.. elbette tek başına bu da etken değil di.. artık yeni konsept de bu paradıgma işlemez haldeydi zaten değişime girecekti..
sahte "kemalizm "ideolojisi" ve renkleri kaldırılacakdı.. yerine liberal soldan.. ulusal sola kadar çeşitlilik arz eden geçişli zeminler yaratılacakdı.. bu süreç halen işliyor..
bu değişime paralel olarak da..; orta-doğuda ve bazı alanlarda sorun olan fundamantel islam çizgisi terk eilecekti.. bu anlamda.., türkiyede de türk-islam paradığması da değişime girecekti..

akp süreci ile devreye giren "ılımlı-islam" yani liberal islamın hazırlıkları ta başından itibaren fethullah hareketi ile başlamıştı.. içine türkçü öğeleri de alan ve islam ağırlığında ama liberal bir paradıgma işletiliyordu.. bu paradıgma eski kemalizm gibi direk iktidara ve toplumun bütününe oturtulmayacaktır.. olanaksızdır da.. dönerli olarak liberal"sol" ve liberallerle paylaşımlı bir süreç yaşanacaktır..
kürdistan özelinde.., sistem adına ve sistem için toplumsal denetim amacıyla.. fettullah çizgisi işletilecektir.. uzun zamandan beri.. çeşitli eğitim-yardımlaşma dernekleri-tarikatlar vs. ile bu süreç devam ediyor.. özgürlük hareketinin yarattığı kürt rönesansının kürt halk siyasallaşmasının..karşısındaki tek güç budur.. bu güç ile bir şekilde karşı karşıyasın.. mücadele biçimlerini de belirlemek zorundasın.. karşındaki şiddet ile geliyorsa şddet, dialoğ ile geliyorsa dialoğ yani ideolojik zeminlerde mücadele edeceksin.. kadın vurgusu ve kadın adayları vs. bu amaçladır.. ciddi bir ideolojik-sosyal mücadele sürüyor..

bu çizgi çatışmacı yanını öne koymuyor bunu devlet eli ile yapıyor.. bu bağlantıları da açığa çıkaracaksın.. zorlayacak.. deşifre edeceksin.. mersinde yaşanan olayı anımsayın.. dernek açtılar ve dernekleri basıldı gık çıkarmadılar.. saldırmadılar.. bu kurnazlığı dikkate alacaksın.. kendi çizgisine güvenen ilişkilenir.. çatışma zeminleri onların kitlesini kemikleştirir.. avantajları var..

filistini düşünün.. hamas gibi yapılar askeri yan ile başlamadı.. yerinden edilmiş filistin halkının tüm maddi gereksinimlerine sahip çıktılar.. dışarda adam okuttular.. ciddi finans kaynakları vardı(nerden geldi ise) belirli bir aşamadan(kitlesellik) sonra.. askeri yapılanışa gittiler önce içerideki diğer yapılara saldırdılar..

kürditanda bu tersten başladı.. kontra-hizbullah ile şiddet ön plana çıktı ama olmadı.. pkk dini alanı bunlara yedirmedi.. kitleyi korudu.. dışlamadı.. ve deşifre etti.. sistem ilişkileri açığa çıktı.. şimdi ise hamasın baştaki tarzını kullanıyorlar..
akp yi anımsayın..mahalle mahalle ev ev yapılandılar.. alttan gelen dalga gibi varoşları ele geçirdiler..

'Ben Fethullah Hoca'yı takip ediyorum, okuyorum. sanırım sayın öcalan kaba-dar anlamda okuyum takip etmiyor...
Olumsuz degerlendirmiyorum. bu söze dikkatlice bakın diğer sözleri ile ele alın...
Kürdistan'da okulları cemaatleri var, örgütlüler. bu ne kadar doğru.. yoksa sayın öcalan abartıyor mu.. sizce.. bence doğru.. ciddi anlamda bir yapılanış içersindeler bir güç konumuna ilerliyorlar... arkalarında barzani var.. abd var.. sistem var..
Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir' bu sözler bir uyarıdır .. hangi zeminde çatışılacağı noktasında bir uyarı olduğu kadar .. kendine güvenen bir çizginin de önermesidir.. çatışmayı.. demokratik temelde yaşayalım deniliyor..
bu anlamda...;
Olumsuz degerlendirmiyorum sözündeki asıl anlam da ortaya çıkar.. bunlarında şimdilik çatışma niyeti yok..
'Eski tarz iktidar olmaz öyleyse eski tarz muhalafette olmaz. Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer."

çok açık değil mi.. eski tarz iktidar mantığı ve işleyişi ile gelirsen karşılığını alırsın gelmez isen.. öyleyse eski tarz muhalafette olmaz diyor ve ekliyor...Büyük provokasyonların olmaması halinde sorun çözüm yoluna girer

kısaca sayın öcalan bir zemin önermesinde ve zorlamasında bulunuyor.. muhatabı sistem karar da onların.. kendileri bilirler..

AKP kürdistan a ne verecek ? Özgürlük mü , demokrasi mi , kültürel haklar mı ? Buna aranızda inanan var mı
ben inanıyorum.. bir mahsuru varsa belirtin..
ben türüüinden hayal kurmaya inanmıyorum.. istemesini bilen ve zorlayan alır.. şimdiye kadar tarihde böyle oldu.. sistem vermez. sen alırsın.. sistemin verdiği cumhuriyet kazanımlarını 60 anayasasını bilirim.. verilene sahip çıkmayı-korumayı beceremeyen ve korumak için yine sistemin değerlerine sarılanlardan değiliz..

isteriz vermezlerse demirci kawa oluruz.. verdirmesini biliriz.. kart-kurtdan buraya gelen süreç kendiliğinden gelmedi.. anımsatayım..
ne demiş atalarımız.. --söyleyene değil söylete, yapana değil yaptırana bak--

dostlukla

suat

not..; bu yeni süreç nasıl gelişir.. nereye verilir nerede kıvırılır vs.. bu zamanla netleşir.. becerirsen sürekli kazanımlarla ilerler.. beceremezsen yenilirsin..
nu anlamda.. herkes elini taşın altına soksun da konuşsun.. türübünden gol atılmaz(devlet bahçeli) adamı sevmem ama sözü anlamlıdır.. (merak edene nerede niçin söyledi açıklarım)
 
Son düzenleme:
#13
Sevgili Amed Dersim'in Fetullah Gülen Cemaati ile ilgili makalesinden bir alıntı yapmak istiyorum.
"Fethullah Gülen 'in 12 Eylül Askeri Darbesi döneminde söylediği sözler...


Sahnenin bu rengârenk aldatıcılığı, ortalığı inleten valsin korkunç uyutuculuğu ve kostümün gözbağlayıcılığı karşısında, oynanan oyunun gerçek yüz ve vahşetini ilk sezen, son karakolun kahraman bekçileri oldu. Bu sezme, ümit dünyamızda yeniden kendimize gelmemizi ve kendi kendimizi idrak etmemizi te'min etti. Aslında buna bir sezme demek de uygun değildir. Bu, düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. İçtimâî bünyenin, haricî bir kısım erâciften temizlenme, arındırılma ve aslına ircâ zaferi. Bu zafer, kendinden ümit edilenleri getirdiği takdirde, Türk'ün zaferler hanesinde en muallâ yeri işgal edecektir. Böyle bir ilk tefahhüs[5] ve sezişe, başka bir yazımızda selam durulmuş ve gaziler ocağının yiğit eri mehmetçiğe teşekkürler sunulmuştu.


"...ümidimizin tükendiği yerde, hızır gibi imdadımıza yetişen mehmetçiğe, istihâlelerin son kertesine varabilmesi dileğimizi arz ediyoruz."

fethullah gülen / "son karakol" / sızıntı
01.10.1980
Çok açık ki 12 Eylül askeri faşist darbesine düzülen övgülerin yer aldığı bir alıntıdır bu.
Burjuva Demokrasisini bile içine sindiremeyen bir hareketin,Faşizmden nasıl medet umduğunun göstergesidir bu alıntı.
12 Eylül Askeri faşist darbesi denince aklımıza,sol üzerinde uygulanan insanlık dışı işkenceler,idamlar ve katliamlar gelir.
İşkence denince de akla bunun en ağırının yaşandığı,özellikle de kürtler üzerinde uygulanan,ünlü Diyarbakır Ceza Evi gelir.
Sn Öcalan'ın bunları unutması olası olamaz.
Fetullah Cemaatinin medyadaki kollarından olan Saman Yolu TV sinde bir dizi var.
Adı TEK TÜRKİYEDİR.
Bu dizide Güneydoğu da yaşananlar ırkçı ve faşist bir anlayışla resmedilir.
Bu dizide PKK ,uyuşturucu da dahil her tür gayri meşruluğun içersinde yer alan,bir katiller sürüsüdür.
Öyle bir resimdir ki bu,PKK kendi halkına zulm eden, yöredeki kızların,kadınların zorla ırzlarına geçen bir örgüt olarak gösterilir.
Bu dizide,PKK köy basar,köyün en güzel kızları,zorla,önderlerinin haremine yollanır.
Şimdi bu kadar aşşağılık bir dizinin ardındakileri olumsuzlamamak doğru bir yaklaşımmıdır?
Üstelik bu aşamada böyle bir açıklamanın gereği varmıdır?
Dostlukla
veda
 
#14
daha dün fettullahçı bir dernekle pkk yanlısı gruplar kürt coğrafyasında çatışıyordu. bugün ne oldu; düğün değil, dernek değil sayın öcalan fettullah'ı niye öptü?

neden, neden, neden?... bu tür soruları ısrarla sormaya çağır çağır çağırıyorum.
kendini yorma sevgili alevliyıldız.. :)
sayın öcalan fettullah'ı niye öptü?

bu topraklarda daha kimler "öpülecek" "öpüşmek" zorunda kalacak...
çatışırsın. sonra barış masasına otururken de öpüşürsün.. bu doğu kültürüdür...:) batıda el sıkışırlar..
işin espirisi bir yana .. sendeki bu feveranı anlamadım.. bazı arkadaşları anlarım.. tarzları böyle.. ama sen bir hayli barışcıydın..:eek: silah bırakma konusunda pkk için çok ısrarcıydın..
ne yapsın kürtler.. önlerine gelene kafa mı atsınlar...:D

senin yazından hemen sonra bu konuda açıklamalarım var. okumanı rica edeceğim.. ve görüşlerini-eleştirilerini de...

neden, neden, neden?... bu tür soruları ısrarla sormaya çağır çağır çağırıyorum
bu arada merak da ediyorum.. daha öncesinde sayın öcalan rica etmişti.. bu kadar bağırmadın.. yine liberallere de olumlu şeyler söylemişti hiç..neden, neden, neden?... bu tür soruları ısrarla sormaya çağır çağır çağırıyorum demedin...
ben sorayım.. konu fethullah mı..?? sanırım öyle.. sizlerin laik-cumhuriyetçi damarlarınız kabardı..
kürdistana t. saylan gibileri de daldı.. dersime alevi avlamaya laik-cumhuriyetçiler de.. her birinin fethullahtan farkı yoktur.. biri yeşil diğeri erguvani yada kırmızımsı pembe.. hepsi aynıdır..
işlevlerine göre yönelinir.. koşullar neyi gerektiriyorsa o raçlarla karşı çıkılır..

sayın öcalanın söylemi çok da kapalı değil.. ayrıca öpme olayı da.. yok.. çatışmacı zemini bırakmışlar.. ve aynı zamanda bir chp-mhp ve benzerleri gibi çatışmacı tarzda da gelmiyorlar kitleyi kışkırtmıyorlar.. elbette.. dün yapıyorlardı.. yarın yapmazlar anlamına da gelmez..
şu an kürdistanda en etkili rakip bunlardır ve kütleleri kürt halkıdır çizgileri barzani üzerinden işler.. bu anlamda..; brakuji yerine demokratik zeminde çatışma öneriliyor..
yıllarca pkk nin din konusundaki yönelimine olmadık eleştiriler geldi.. yasal alanlardaki örgütlerindeki sınıfsal yapılardan dolayı söylenmedik söz bırakılmadı.. bu mücadelenin bir ayağının da ulusal alan olduğu unutuluyor.. çatışma ile kemikleştirilecek kitle senin kitlendir.. onların bir işleyişi de bu biçimdir..
parti çalışmalarında bu çok yaşandı.. aklı başındaki aktivistler(kürt - değil fark etmez) bu biçimle ortaya çıkacak kamplaşmalardan hep kaçındılar.. dikkat ettiler.. ve kazanıldı..
siz sanıyormusunuz ki her hoşe söz söyleyen çizgiye bağlıdır.. olmak zorundadır ayrılan parça koparamaz.. önemli olan da bunu başarmakdır.. yoksa kişisel bakışlarımız duruşlarımız elbette ayrıdır.. sayın öcalanın da fethullah ile ilgili analiz ve tespitleri bilinir..
ama konu bir halk ve yapısal özellikleri ve var olan koşullardır.. dışlayan iten çatışan tarz her yerde her zaman geçerli değildir..

bu arada belirteyim.. fethullahçılar islamda değiller.. şeriat gelse önce bunları doğrar.. bu yüzden laikcilik fobisi sizi etkilemesin...:)

dostlukla
suat
 
#15
Yanlış anlaşılmamak için,bir kaç şey söylermek istiyorum.
Sn Öcalan'ın Fettullah Gülenle ilgili söylemleri bana göre gereksiz bir açıklama olsada,bunun dışında ki söylemleri bence çok önemli.
Bir önceki söyleme takılarak,bir sonrasını görmezden gelmek doğru olmaz.
Bence yazı bütünlüğü pek çok doğruyu bünyesinde barındırıyor.
Yapmamız gereken,üzerinde ortaklaştığımız noktalar üzerinden ilerlemek.
Ayrıştığımız noktaları ön plana çıkarmamız,bizleri ilerletmez,tersine geriletir.
Önümüzde somut bir durum var.
Kitlesel desteği tama yakın olan bir özgürlük hareketi ile aynı tabana hitap eden solun nasıl ilişkilendirileceği.
Sonuçta bu ilişkilenmeden kazançlı çıkacak olan her iki hareketinde tabanını oluşturan,mülksüzler,ezilenler ,yoksullar.
Dostlukla
veda
 
#16
Öcalan fetullahı önemsiyor, tabiiki önemseyecek, coğrafyada hangi yapı önemsemiyorki ferullah hareketini? bu gün sosyal-şoven sol ergenekonu fetullah oyunu diye lanse etmeye çalışıyor, bağırıp duruyor. bu önemsemediğinden değildir sanırım. siyaset yapan bir önder olarak tabiiki Öcalan'da okuyacak izleyecek önemseyecek dikkate alack. ben açıkça bunu ne bir göz kırpma ne öpme olarak algılıyorum. kürt coğrafyasında ve türkiyede demokratik gelişimin önünde engel olan güçlü bir yapılanmanın demokratik ilişkiler kurularak evrilmesinin önünü açacak önemli bir mesajın işareti olarak değerlendiriyorum. Yoksa ne fetoyu övüyor, ne ona olduğun gibi gel diyor..........
 
Son düzenleme:
#17
Sorun burada önemsemek veya önemsememek değil.
Düşmanını önemsemeyen hiç bir hareket başarılı olamaz.
Verilen mücadele tek taraflı bir mücadele değil.
Bu mücadele içersinde karşı tarafta da olsa tüm dinamikler önemsenir.
Önemsemek demek,olumlamak anlamına gelmez...!
Bence konuyu bu temelde tartışmak,okyanusta yüzen bir insanın sığ bir suda boğulmasına benzer.
O nedenle konu bütünlüğünde tartışma devam etmeli.
Dostlukla
veda
 
#18
Yanlış anlaşılmamak için,bir kaç şey söylermek istiyorum.
Sn Öcalan'ın Fettullah Gülenle ilgili söylemleri bana göre gereksiz bir açıklama olsada,bunun dışında ki söylemleri bence çok önemli.
Bir önceki söyleme takılarak,bir sonrasını görmezden gelmek doğru olmaz.
Bence yazı bütünlüğü pek çok doğruyu bünyesinde barındırıyor.
Yapmamız gereken,üzerinde ortaklaştığımız noktalar üzerinden ilerlemek.
Ayrıştığımız noktaları ön plana çıkarmamız,bizleri ilerletmez,tersine geriletir.
Önümüzde somut bir durum var.
Kitlesel desteği tama yakın olan bir özgürlük hareketi ile aynı tabana hitap eden solun nasıl ilişkilendirileceği.
Sonuçta bu ilişkilenmeden kazançlı çıkacak olan her iki hareketinde tabanını oluşturan,mülksüzler,ezilenler ,yoksullar.
Dostlukla
veda
sevgili veda.. çok doğru söylüyorsun.. ben itirazlara senin dediğin gibi yanıt veremem savunmamızı ve açıklamalarımızı sabırla.. yapmak zorundayız.. ama asıl olması gerekeni belirtmişsin.. sistem de bunun olmaması için çabalıyor.. bu noktada ne yapmalıyız...
senin bu sözünü beğenmedim.. ilişklenmem.. kaşını gözünü beğenmedim ilişkilenmem sözleri ile yol katedilmez..
yanyana yürümek istemeyenlerin tarzıdır..
fethullahçılarla kürdistanda pkk muhatap.. kendi doğru bildiği tarz ile yönelecektir.. hata yaparsa kaybeder.. doğru tarz ise kazanır.. bu noktada düşünce belirtmek doğrudur ama dışlayan tarz yanlıştır.. bence...
bari sizler batıda olacak eksiklikleri engelleyin.. bir yönelim tarzı ortaya koyun.. farklılıklarımızı tartışalım ama.. ortaklıklarımızı da konuşalım..

pkk..., şu.... şu... noktalarda yanlış bize gelin onu bırakın tarzı ile dialog olmaz..

dostlukla

suat
 
A

Antares

#19
Benim buradaki temsilim kendi bireysel konumumdan başkası değildir sevgili suat.Dolayısıyla , senin çizgin derken ne kastettiğini açık açık belirtmeni bekliyorum.İkincisi buna bağlı olarak kürt hareketine vermiş olduğum eylemsel destek hakkında ne biliyorsun?Bilmen için beni tanıman gerek...Tanıyor musun?

Hiçbir şey Gülen tarikatının kürdistanda ürettiği politikayı ve örgütlülüğü değiştirmez.Bu eleştiriyi yapmaya hakkımız yok mudur? Yoksa da eleştiririz , orası ayrı.

Devamı , türkiyede oluşacak kürdistan - resmi anlamda bir devlet - ister istemez bir meşruluk kazanacak...Ama devamı ne olacak , bize düşen soru budur.Bu kürdistanın iktidarı hangi sınıfın elinde olacak?

Küçük ayakoyunlarından anlamam affet.Anlamak ta istemiyorum.Çok basit bir mantık bu.İki sınıf var , devlet hangisinin devleti ?
 
#20

sendeki bu feveranı anlamadım.. bazı arkadaşları anlarım.. tarzları böyle.. ama sen bir hayli barışcıydın..:eek: silah bırakma konusunda pkk için çok ısrarcıydın..
ne yapsın kürtler.. önlerine gelene kafa mı atsınlar...:D

bu arada merak da ediyorum.. daha öncesinde sayın öcalan rica etmişti.. bu kadar bağırmadın.. yine liberallere de olumlu şeyler söylemişti hiç..neden, neden, neden?... bu tür soruları ısrarla sormaya çağır çağır çağırıyorum demedin...
ben sorayım.. konu fethullah mı..?? sanırım öyle.. sizlerin laik-cumhuriyetçi damarlarınız kabardı..
kürdistana t. saylan gibileri de daldı.. dersime alevi avlamaya laik-cumhuriyetçiler de.. her birinin fethullahtan farkı yoktur.. biri yeşil diğeri erguvani yada kırmızımsı pembe.. hepsi aynıdır..
işlevlerine göre yönelinir.. koşullar neyi gerektiriyorsa o raçlarla karşı çıkılır..

sayın öcalanın söylemi çok da kapalı değil.. ayrıca öpme olayı da.. yok.. çatışmacı zemini bırakmışlar.. ve aynı zamanda bir chp-mhp ve benzerleri gibi çatışmacı tarzda da gelmiyorlar kitleyi kışkırtmıyorlar.. elbette.. dün yapıyorlardı.. yarın yapmazlar anlamına da gelmez..
şu an kürdistanda en etkili rakip bunlardır ve kütleleri kürt halkıdır çizgileri barzani üzerinden işler.. bu anlamda..; brakuji yerine demokratik zeminde çatışma öneriliyor..

bu arada belirteyim.. fethullahçılar islamda değiller.. şeriat gelse önce bunları doğrar.. bu yüzden laikcilik fobisi sizi etkilemesin...:)
sanırım "dincilik fobisi" diyecektin de öcalan'ın fethullah açılımından gözlerin kamaştı, "laikçilik fobisi" dedin. :)

fethullahçılar islam değiller, doğru. şeriat bunları doğar. bir islamcı arkadaşım var. o bunlar için ne laflar söylüyor!..

kürdistan'da bunların pkk'nin en etkili rakib olduğunu biliyorum. daha düne dek bunlarla çaıştıklarını, lokallerini bastıklarını da. o nedenle soruyorum.

sense soru değil, sonsuz uyum istiyorsun anlaşılan. :) sayın öcalan'ın her yeni yönelimini ve her yeni açılımını uygun tarzda yorumlayacak bir anahtar. işin giderek zorlaşıyor, söyleyeyim. :)

benim soruyu sormakla, neden çatışmıyorlar, çatışsınlar gibi bir tavrım olmadığını sen de biliyorsun. ama sorumu, buraya çekmek, sığ sularda kolay avlanmak gibi geliyor olmalı. neden zoru seçip o rahatsız edici soruları sorasın ki? :)

öcalan'ı liberallere yönelik olumlu sözlerini kaçırmışım. takip etmek giderek zorlaşıyor; sen de takdir edersin. her yazdığını, her yeni yoğunlaşmasını izleyemeyebilirim. liberaller için de olumlu sözler söylemişse vardı elbet bir hikmeti. aslında öcalan, sadece fethullahçılar ve liberaller için değil, bir çok kesim için zaman zaman olumlu sözler etti. kemalistler, türkçüler, mhpliler, vb...

bunların hepsinde neden sorusunu soralım demedim. sadece bu kritik eşikte, bu önemli dönemeçte bu fethullah yorumunu ilginç buldum. bunun nedenini sorgulamamız iyi olur dedim. gerçekten merak ettiğimden sordum. kendim bir yorum da yapmadım, iyidir, kötüdür diye. kötü bir his olsa da içimde bu konuda, bunu dillendirmedim. ama bu tür sorular sormak bizim bu muhitte hoş karşılanmaz, bilirim.

antares'in de çizgisini biliyormuşsun. kendisi inkar ediyor ama, senden iyi mi bilecek? :)

"ben sorayım.. konu fethullah mı..?? sanırım öyle.. sizlerin laik-cumhuriyetçi damarlarınız kabardı..
kürdistana t. saylan gibileri de daldı.. dersime alevi avlamaya laik-cumhuriyetçiler de.. her birinin fethullahtan farkı yoktur.. biri yeşil diğeri erguvani yada kırmızımsı pembe.. hepsi aynıdır.. "


ne kadar rahat ifade ediyorsun bu önermeleri!.. nerden nereye! sana değil, 15 yıllık toplumsal mücadeleyle kazanılan değerlerin 30 yılda nasıl unutturulduğuna hayıflanıyorum. daha önce de bir başka yerde, 27 mayısla 12 eylülü aynı kefeye koyduğun bir yazını hatırlıyorum.

"çatışmacı zemini bırakmışlar.. ve aynı zamanda bir chp-mhp ve benzerleri gibi çatışmacı tarzda da gelmiyorlar kitleyi kışkırtmıyorlar.."


fethullahçılar için yazmışın bunları. doğrudur da meseleyi çatışmacılık, demokratiklik ekseninde neden alıyorsun ki? öcalan'ı iyi izlemiyorsun. öcalan politik değerlendirmelerde iyidir. meseleyi hiç bir zaman böyle demokrasici bakışla ele almaz. tam bu kritik dönemeçte fethullah güzellemesi yapıyorsa bu şiddet alerjisinin depreşmesinden değil, günün politik mana ve önemine binaen yapıyordur.

ben anlamıyorum bu işlerden. sadece sordum. ama yalçın küçük, apo bu açıklamayı yapmadan bir kaç gün önce kendisini, dinci harekete göz kırpmakla eleştirmiş ve uyarmıştı. takip etmekte zorluk çeken bizler için şaşırtıcıydı bu uyarı. iki gün sonra gelen bu hızlı doğrulanma iyice şaşırtıcı oldu.

selamlar, saygılar, sevgiler...
 
Üst