Öcalan: Yeni bir süreç başladı

#81
Sevgili Adil Amed
"Günümüzde sosyal bilimin yaşadığı ağır problemler daha yeni kültür,ekoloji,kadın sorununa ilgi duyması çizginin önemini kanıtlar hale gelmiştir.Bu çizgi eşitlik idealini sosyal bilimin karmaşasından alıkoymakla daha canlı kılmaktadır.Türkiyen in diğer sol çizgileri malasef günümüze baktığımız zaman bu yeteneği gösteremedikleri içindirki doğmatik karakterle kof bir bireysel liberalizm arasında gidip geldikleri için marjinalleşmekten kurtulamadılar.
PKK hareketinde siz yoldaşlarında tartıştığı ana eksen olan bağımsız bir kurdıstan devlet sorunu geçmişte tartışıldığı kadar günümüzdede yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.Fak at açıkca söylemek gerekirki 90 larda dahi bir kurdıstan fazla ilgi çekmemekteydi.Hem kadro düzeyinde hemde halk tabanında."

Sosyal bilimin yaşadığı sorunlar kendinden menkul veya kendiliğinden ortaya çıkan sorunlar değildir.
Tüm bu sorunların hepsi bir sistem sorunudur.
İçinde yaşadığımız,soygun talan ve sömürünün kaynağı olan sistemin ürettiği sorunlardır.
Sistemi aşmadan,onu yok etmeden bu sorunların çözümü olası değildir.
Bu demek değil ki bu sorunların çözümü için bugünden mücadele verilmesin.

"Ayrıca devlet sorununun sosyalist ideolojidede tam çözümlenememesi bulanıklılığı artırmaktadır.özelli kle 90 larda Sovyetlerin çözülüşü ırak krizi küreselleşme bağlamında bu konular tekrar değerlendirilmiştir. eski solun aşılması yeni solun nasıl olması gerekliliği devrimci ütopyanın kendisi gibi teorik konularda yenıden değerlendirmeye tabi tutulması yapılan değerlendirmeler neticesinde eksiklikler görülüp bi nevi tamamlanabilmiştir."

Devlet sorunsalı ile ilgili Marksistlerin bir derdi yoktur.
Marksistler için Devlet zorunlu kullanılması gereken bir araçtır sadece!
Amaç Marksistler için DEVLETSİZLİKTİR.
Marksistler'in çözmesi gereken,bir sınıf diktatörlüğü olan Devletin,bir zümrenin,bir partinin değil nasıl gerçekten sınıfın diktatörlüğü olması gerektiğidir.
Devletsiz bir toplum,eğer o toplumda sınıflar varsa,düşünülemez.
Çünkü Devletin ortaya çıkışı ve varlık nedeni SINIFLARDIR.
O nedenle DEVLETSİZ toplumu amaç edinirken yanına SINIFSIZ kavramını ekliyoruz.

"Yeni teorik yaklaşımlar ve paradıgma değişikliği hareket için kaçınılmazdır.etnisi teye daha gerçekçi bir yaklaşım dar sınıfçı ekonomist eğilimleri kırığ zengin bir komunal ve demokratik duruş perspektifine götürmüştür.bu yaklaşımlar mevcutda yaşanan tıkanmayı aşmada yeterli düzeyde değildir.Fakat kendini geliştirmekte ve PKK nin 1970 lerden buyana gelip 2000 lere kadar dayanan 1970 ler paradıgması yerini yeni bir sol anlayışa bırakmaktadır.Bunun halk tabanında şekillenmesi ise kurdıstanda yaşanan halk hareketleri ve özelde Örgütleşen ve demokratik yapıyı bireyden aileye aileden sokağa sokakdan ise topluma yansıması gerçekleşmektedir.Bu nu görmek ve tarih gerçekliğinde ele alarak değerlendirme yapmak gerçekleri görmemizi sağlıyacaktır."

"Dar sınıfçı ekonomist eğilimler" bence son derece yanlış kullanılan bir kavramdır.
Ekonomizm,kendilendiciliği temel alır.
Burada sınıf kavramı,salt ekonomik alanla sınırlı ve KENDİLİĞİNDEN BİR SINIF KAVRAMIDIR.
Sınıfın nesnel konumu ile bir özne olarak kendini sınıf mücadelesinde müdahil hale getirmesi önümüze, Kendiliğinden Sınıf ve Kendi İçin Sınıf tanımlamalarını koyar.
Kapitalizm'in doğası gereği, toplum içersinde yaşayan insanlar,üretim araçlarına sahip olmadıkları için,yaşamlarını sürdürebilmek ve temel gereksinmelerini karşılayabilmek için,üretim araçlarını ellerinde bulunanlara emeklerini pazarlarlar.
Çünkü bu insanların üretim araçlarından yoksun olmaları nedeniyle yaşamak için emeklerinden başka satacakları bir şeyleri yoktur.
Bu pazarlık özgür bir ortamda gerçekleşiyor gibi görünsede,verili koşulların dayatması bu pazarlığın bir zorunluluk sonucu gerçekleştiğini bize gösterir.
Bu bağlamda bir özgür ortamdan bahsetmek olanaksızdır.
İşte insanların zorunluluk sonucu çalışmak zorunda kalması ve emeklerini pazarlaması onları sınıf konumuna sokar.
Bu konumda işçiler,sermaye karşısında ortak çıkarlara sahip bir sınıf niteliğindedir.
Ancak bu sınıf olma niteliği,Kendisi için değil,Kendiliğinden Sınıf niteliğidir.
Çünkü bu konumda işçiler sermaye için sınıf olma niteliğindedirler.
Ne zamanki yığın halinde ortak çıkarlara sahip olan bu işçiler örgütlenir ve sınıf mücadelesi sürecinde devrimci bir rol üstleneceklerinin farkına vararak ,sınıf bilinciyle hareket ederler işte o zaman Sermaye için sınıf olma konumu yerine,Kendileri için sınıf olma konumuna geçerler.
Artık mücadele ekonomik alanın dışına çıkarak politik bir savaşım niteliği kazanmıştır.
Bu noktada işçi sınıfı artık kendisi için vardır,sermaye için değil!
Bu bağlamda baktığımızda bunun neresi ekonomizm,neresi dar ve kalıpçı?
Dostlukla
veda
 
T

tgüleç

#82
Sevgili Adil Amed
"Günümüzde sosyal bilimin yaşadığı ağır problemler daha yeni kültür,ekoloji,kadın sorununa ilgi duyması çizginin önemini kanıtlar hale gelmiştir.Bu çizgi eşitlik idealini sosyal bilimin karmaşasından alıkoymakla daha canlı kılmaktadır.Türkiyen in diğer sol çizgileri malasef günümüze baktığımız zaman bu yeteneği gösteremedikleri içindirki doğmatik karakterle kof bir bireysel liberalizm arasında gidip geldikleri için marjinalleşmekten kurtulamadılar.
PKK hareketinde siz yoldaşlarında tartıştığı ana eksen olan bağımsız bir kurdıstan devlet sorunu geçmişte tartışıldığı kadar günümüzdede yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.Fak at açıkca söylemek gerekirki 90 larda dahi bir kurdıstan fazla ilgi çekmemekteydi.Hem kadro düzeyinde hemde halk tabanında."

Sosyal bilimin yaşadığı sorunlar kendinden menkul veya kendiliğinden ortaya çıkan sorunlar değildir.
Tüm bu sorunların hepsi bir sistem sorunudur.
İçinde yaşadığımız,soygun talan ve sömürünün kaynağı olan sistemin ürettiği sorunlardır.
Sistemi aşmadan,onu yok etmeden bu sorunların çözümü olası değildir.
Bu demek değil ki bu sorunların çözümü için bugünden mücadele verilmesin.

"Ayrıca devlet sorununun sosyalist ideolojidede tam çözümlenememesi bulanıklılığı artırmaktadır.özelli kle 90 larda Sovyetlerin çözülüşü ırak krizi küreselleşme bağlamında bu konular tekrar değerlendirilmiştir. eski solun aşılması yeni solun nasıl olması gerekliliği devrimci ütopyanın kendisi gibi teorik konularda yenıden değerlendirmeye tabi tutulması yapılan değerlendirmeler neticesinde eksiklikler görülüp bi nevi tamamlanabilmiştir."

Devlet sorunsalı ile ilgili Marksistlerin bir derdi yoktur.
Marksistler için Devlet zorunlu kullanılması gereken bir araçtır sadece!
Amaç Marksistler için DEVLETSİZLİKTİR.
Marksistler'in çözmesi gereken,bir sınıf diktatörlüğü olan Devletin,bir zümrenin,bir partinin değil nasıl gerçekten sınıfın diktatörlüğü olması gerektiğidir.
Devletsiz bir toplum,eğer o toplumda sınıflar varsa,düşünülemez.
Çünkü Devletin ortaya çıkışı ve varlık nedeni SINIFLARDIR.
O nedenle DEVLETSİZ toplumu amaç edinirken yanına SINIFSIZ kavramını ekliyoruz.

"Yeni teorik yaklaşımlar ve paradıgma değişikliği hareket için kaçınılmazdır.etnisi teye daha gerçekçi bir yaklaşım dar sınıfçı ekonomist eğilimleri kırığ zengin bir komunal ve demokratik duruş perspektifine götürmüştür.bu yaklaşımlar mevcutda yaşanan tıkanmayı aşmada yeterli düzeyde değildir.Fakat kendini geliştirmekte ve PKK nin 1970 lerden buyana gelip 2000 lere kadar dayanan 1970 ler paradıgması yerini yeni bir sol anlayışa bırakmaktadır.Bunun halk tabanında şekillenmesi ise kurdıstanda yaşanan halk hareketleri ve özelde Örgütleşen ve demokratik yapıyı bireyden aileye aileden sokağa sokakdan ise topluma yansıması gerçekleşmektedir.Bu nu görmek ve tarih gerçekliğinde ele alarak değerlendirme yapmak gerçekleri görmemizi sağlıyacaktır."

"Dar sınıfçı ekonomist eğilimler" bence son derece yanlış kullanılan bir kavramdır.
Ekonomizm,kendilendiciliği temel alır.
Burada sınıf kavramı,salt ekonomik alanla sınırlı ve KENDİLİĞİNDEN BİR SINIF KAVRAMIDIR.
Sınıfın nesnel konumu ile bir özne olarak kendini sınıf mücadelesinde müdahil hale getirmesi önümüze, Kendiliğinden Sınıf ve Kendi İçin Sınıf tanımlamalarını koyar.
Kapitalizm'in doğası gereği, toplum içersinde yaşayan insanlar,üretim araçlarına sahip olmadıkları için,yaşamlarını sürdürebilmek ve temel gereksinmelerini karşılayabilmek için,üretim araçlarını ellerinde bulunanlara emeklerini pazarlarlar.
Çünkü bu insanların üretim araçlarından yoksun olmaları nedeniyle yaşamak için emeklerinden başka satacakları bir şeyleri yoktur.
Bu pazarlık özgür bir ortamda gerçekleşiyor gibi görünsede,verili koşulların dayatması bu pazarlığın bir zorunluluk sonucu gerçekleştiğini bize gösterir.
Bu bağlamda bir özgür ortamdan bahsetmek olanaksızdır.
İşte insanların zorunluluk sonucu çalışmak zorunda kalması ve emeklerini pazarlaması onları sınıf konumuna sokar.
Bu konumda işçiler,sermaye karşısında ortak çıkarlara sahip bir sınıf niteliğindedir.
Ancak bu sınıf olma niteliği,Kendisi için değil,Kendiliğinden Sınıf niteliğidir.
Çünkü bu konumda işçiler sermaye için sınıf olma niteliğindedirler.
Ne zamanki yığın halinde ortak çıkarlara sahip olan bu işçiler örgütlenir ve sınıf mücadelesi sürecinde devrimci bir rol üstleneceklerinin farkına vararak ,sınıf bilinciyle hareket ederler işte o zaman Sermaye için sınıf olma konumu yerine,Kendileri için sınıf olma konumuna geçerler.
Artık mücadele ekonomik alanın dışına çıkarak politik bir savaşım niteliği kazanmıştır.
Bu noktada işçi sınıfı artık kendisi için vardır,sermaye için değil!
Bu bağlamda baktığımızda bunun neresi ekonomizm,neresi dar ve kalıpçı?
Dostlukla
veda
Demek yazının anlaşılır yanları var. Eğer anlaşılmayan taraflar varsa yazara sorulması ve beklenilmesi, eğer yazar soruyu kale alırsa yanıtlar. Belkide sorulan soruyu yazar beğenmez bilir ve cevaplamaz. Bunundışında bence nüdahaleye gerek yoktur. Herkes yazıları okuyor. Sakin olalım derim. Bu anonim bir konu ama yazının da sahibi var ona saygı göstermek gerek diye düşünüyorum.
 
#83
Olay ne biliyormusun Turan Hoca....

Zorlama...

Veda greken yaniti vermis. Fazlasini soylemek bos...Sosyalizm, devletnolayini zaten cozmus. Bunu hala bulanik gormek isteyenler var ve bu bulanikligi SOL'a yuklemeye calisanlar var. neden? Cunku Ocalan Devlet idealinden vaz gecti...

Yani mineraye kilif...

Bakin hic bir art niteim yok. Burayi sabote faan etmeye kalktigimi da sanmayin. Bu belki enternasyonalist (neresi enternasyonalis orasi tarisilir:)) foruma son yazim. B yazidan sonra ya ben kendim ya da sayin danisman engelleyecek. Ama, acikcasi kurd mucadelesinin yonu degistiriylir. Bu, bugun hemen olan bir olay degil. Bu 2000 lerle birlikte baslayan bir olay. 1999 da APO esir edildiginde soyle bir sey soylemistim APO yu asacaklar diyenlere...

" APO yu asmaya kimsenin gucu yetmez. APO, gerektiginde kullanilmak uzere saklanilacak bir degerdir"...

Gereken zaman simdi anlasilan...

Elveda...

Ali K.
 
#84
Olay ne biliyormusun Turan Hoca....

Zorlama...

Veda greken yaniti vermis. Fazlasini soylemek bos...Sosyalizm, devletnolayini zaten cozmus. Bunu hala bulanik gormek isteyenler var ve bu bulanikligi SOL'a yuklemeye calisanlar var. neden? Cunku Ocalan Devlet idealinden vaz gecti...

Yani mineraye kilif...

Bakin hic bir art niteim yok. Burayi sabote faan etmeye kalktigimi da sanmayin. Bu belki enternasyonalist (neresi enternasyonalis orasi tarisilir:)) foruma son yazim. B yazidan sonra ya ben kendim ya da sayin danisman engelleyecek. Ama, acikcasi kurd mucadelesinin yonu degistiriylir. Bu, bugun hemen olan bir olay degil. Bu 2000 lerle birlikte baslayan bir olay. 1999 da APO esir edildiginde soyle bir sey soylemistim APO yu asacaklar diyenlere...

" APO yu asmaya kimsenin gucu yetmez. APO, gerektiginde kullanilmak uzere saklanilacak bir degerdir"...

Gereken zaman simdi anlasilan...

Elveda...

Ali K.

sen git sana yakışan yerlerde kinini kus..
ne forum kaldı ne kişiler sürekli hakaret itham.. sana sabırla davranıldı ama bunu bile anlamaya yanaşmayacak ve kullanacak bir karakterdesin..

sayın forum katılımcıları bu kişiyi 7 gün banlayacağız..
ne ricaları nede uyarıları dikkate almam kollektif yaşam ve işleyiş beni ilgilendirmez diyor..
kendi bilir..
gerekçelerini açıklanan sayfada göreceksiziniz buralarda gördüğünüz gibi..

danışman..
 
R

Rêber Amed

#85
sevgili veda eleştirilerinde haklı yönler var.Fakat bir gerçekliği anlayabilmek için özellikle kurdıstan gerçekliğini biraz daha ortadoğuyu anlamak gerekir.faydası olacaksa tarih hakkında bir iki noktaya değinmek isterim çok fazla uzatmadan.

İnsanlık tarihi günümüze kadar iki büyük devrime tanık olmuştuır bunlardan birincisi zagros-toros eteklerinde gerçekleşen neolitik devrimdir.
Koy devrimi de diyebileceğimiz bu devrim,doğal insanın kendi içinde yaşadığı evrimleşme sonucu gerçeklşen toplumsal bir devrimdir.insanlığın bu ilk evrimi olan zagros eko-sistemi binyıllar boyunca insanlık sisteminde belli evrelerin geçmesine yön veren temel sistemdir.

insanlığın tüm örgütlenme yaşam biçimi 1880 lere kadar özü itibariyle neolitik devrimden almıştır.bu neolitik devrim daha sonrasında aşağı mezopotomyada sümer rahipleri tarafından geerçeklştirilen devlet düzeni ile kölelik sistmeinin geliştirilmesi temelinde sömürü ve sınıflı toplum düzeni geliştirilmiştir.neolitik devrim beraberinde bir devletleşme toplumda hiyerarşik düzenin çıkmasına neden olmuştur.

insanlığın tanıdığı ikinci büyük devrim avrupa zemininde 1850 de yaşanan sanayi devrimidir.sanayi devrimi beraberinde ulus devlet olgusunu getirmiştir.bununla beraber toplumsal bilim anlamında köklü değişiklikler meydana gelmiştir.özellikle ekonomik sistemi elinde tutan burjuva sermaye sınıfı bu devrimden aldığı güçle dahada büyyerek tekelleşerek kapitalist sömürüyü dünyadnın her terafına yayma suretiyle kar oranının arttırmayı her şeyin üstüne koymuştur.krizler çatışmalar bu süreçte yayılmış ve ulus devlet ile birlikte yayılan bu kar politikası temel sistem olmuştur.

bu kriz ve çatışmalar sonucunda işci sınıfının ayaklanmaları sosyalizm şahsında anlam bulmuştur.marks ve engelsin kapitalizme karşı sosyalizmi teorikleştrerek işci sınıfının sistemi olarak formule etmesi,insanlık için bir çıkış yolu olarak görülmüştür.150yıl boyunca insanlık kapitalizme karşı sosyalizmi ümit görme çerçevesinde çeşitli mücadeleler geliştirmiştir.

bu teorik felsefe temlinde bir çok ülkede devrimler gerçekleşmiş kapitalist sistem karşısında sosyalizmde dünya çapında bir sistem olarak kendini örgütlemiştir.

Özellikle 1950 lerden bu yana gelişen toplumsal yapılar,bilimdeki ilerlemeler,toplumsal yaşamda önemli değişiklkler.telekomunisyanun( şu an olduğu gibi)hayatımızın önemli bir parçası haline gelmesi reel sosyalizmin yıkılmasına yol açmış kapitalist modernitenin çıkışına zemin hazırlamıştır.yine kapitalizmin karşıtı olarak görülen sosyalist akımların ulusal kurtuluşcu akımların özü itibariyle kapitalizme nefes aldırtan kapitalizmin ömrünü uzatan değişik mezhepleri olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.böylece 150 yıl boyunca insanlığın umudu haline gelen sosyalist eğilim kapitalist sistem karşısında bir alternatif sistem olamamam ve onun yedeğine düşme durumundan malasef kurtulamamşıtır.

esas olarak bilim ve teknik gelişmenin toplumda yarattığı kapsamlı değişim insanlarda daha fazla özgürlük demokrası ve hukuk adil paylaşım gibi değer yargılarını yükseltmiştir.kapitalist sistemin tıkanmayı aşma bu süreçten çıkma çabaları cevap vermemektedir.çünkü bu bunalımın asıl sebebi kapitalizmin kendisidir.

reel sosyalizmin çöküşü kapitalist sistemin insanlığı kaosa götürmesi daha tehlikeli bir sürece götürmesi bizleri yeni bir sistem arayışına itmektedir.bu kaçınılmazdır.anlatmak istedğim yeni bir paradıgma gerekliliğidir.geliştirilen yeni devrim perspektifinde üç ayaklı bir devrim öngörülmektedir.demokratik devrim,kadın devrimi,ekolojik devrim.bu temellere dayanan bir toplumsal yapının inşaası şu an için ana hedeftir denilebilir.Uygulanabilirliği çözüm getirip getiremeyeceği tartışılr tabiki.ancak mevcut bunalım sürecine karşı geliştirlen yeni bir sistemdir.Ne kadar doğru olup olmadığını tabiki bize zamanın kendisi gösterecek.
 
#86
Sevgili Adil Amed
Sondan başlıyayım yanıtlarıma!

"reel sosyalizmin çöküşü kapitalist sistemin insanlığı kaosa götürmesi daha tehlikeli bir sürece götürmesi bizleri yeni bir sistem arayışına itmektedir.bu kaçınılmazdır.anlatm ak istedğim yeni bir paradıgma gerekliliğidir.geliş tirilen yeni devrim perspektifinde üç ayaklı bir devrim öngörülmektedir.demo kratik devrim,kadın devrimi,ekolojik devrim.bu temellere dayanan bir toplumsal yapının inşaası şu an için ana hedeftir denilebilir.Uygulana bilirliği çözüm getirip getiremeyeceği tartışılr tabiki.ancak mevcut bunalım sürecine karşı geliştirlen yeni bir sistemdir.Ne kadar doğru olup olmadığını tabiki bize zamanın kendisi gösterecek."

Öncelikle Reel "Sosyalizm" denen sürecin Sosyalizm olduğuna itirazım var.
Yaşanan hiç bir zaman Sosyalizm değildir.
Yaşanan bir geçiş dönemidir.
Burjuvazide yaşananı Sosyalizm olarak göstererek,Sosyalizmi unutturmak adına yeni çözüm yolları aramak gerektiğini sol içersindeki truva atları aracılığıyla sürekli vaaz eder.
Bu tuzağa düşmememiz gerekir.
Devrim bir alt üst oluştur.
Marksistler için Devrim,bir toplumsal formasyondan diğerine geçiştir.
Daha somutlarsak,bir üretim tarzından,diğerine geçiş.
Devrim ,üretici güçler,üretim ilişkileri arasındaki ilişkilerden birinin diğerini engellemesi,gelişmesini önlemesi sonucu ortaya çıkar.
Kadın Devrimi,Ekolojik Devrim diye bir sınıflandırma olamaz.
Bunlar sistemin ürettiği sonuçlardır.
Sistemi yok etmeden bu sorunların çözümü olanaksızdır.
Burada şunu söylemek isterim,özelliklede kadın sorunu konusunda.
Bir olguyu ortadan kaldırmanın yolu,onu var eden maddi koşulları yok etmekle olasıdır.
Bilinç maddi yaşamdan bağımsız değildir.
Maddi yaşamdaki değişimler zihne akar ve bilinci belirler,bu belirlenmiş bilinçte tersten maddi yaşamı değiştirir ve dönüştürür.
Her iki önermeden şu somut sonucu çıkarabiliriz.
Olguyu var eden maddi koşullar ortadan kalksada,onun bilinçte yarattığı etkinin giderilmesi,onu var eden maddi koşulun ortadan kalkması ile eş zamanlı değildir.
Bilinçteki etkinin giderilmesi ve olgunun tamamen ortadan kalkabilmesi için uzun bir tarihsel döneme gereksinme vardır.

"esas olarak bilim ve teknik gelişmenin toplumda yarattığı kapsamlı değişim insanlarda daha fazla özgürlük demokrası ve hukuk adil paylaşım gibi değer yargılarını yükseltmiştir.kapita list sistemin tıkanmayı aşma bu süreçten çıkma çabaları cevap vermemektedir.çünkü bu bunalımın asıl sebebi kapitalizmin kendisidir."


Özgürlük,Demokrasi,Hukuk bu kavramlar toplumdaki sınıflardan bağımsız değildir.
Her üçüne birden şu soruyu sorabiliriz.
Kimin için Özgürlük,Kimin için Demokrasi,Kimin için Hukuk.
Bir kere Marksistler için Özgürlükle,Demokrasi bağdaşmaz.
Gerçek Özgürlük ancak Demokrasisizliğin var olduğu SINIFSIZ VE DEVLETSİZ toplumlarda olasıdır.
Demokrasi bir sınıf ve dolayısıyla bir iktidar ilişkisinin işleyiş ilkesidir.
Hukukta bu ilşkilerin belirli kurallara bağlanmasıdır.
O nedenle KİMİN İÇİN sorusu çok önemli bir sorudur.

Dostlukla
veda
 
Üst