Öğretmenler: Sürekli Zindan Bekçileri

#1
Öğretmen ne demektir? Birincisi öğretmenler yaşamını işçilerin sömürüsünden kapitalist sistemin organize etmesiyle maaşlarını almaktadırlar. İkincisi işçilerin çocuklarının, gençlerinin siyasi bilinçlerini zehirlemektedirler.
Öğretmenlere karşı fiziksel bir şiddet anlamında bir makale değildir. Öğretmenler kendi kapitalist düzenin iç-dışı ile ezilenlerin sömürülmesini hegemonya olarak sağlamaktadırlar. Her devletin yüz binlerce öğretmeni vardır. Ve bu öğretmenler milyonlarca çocuğu ve genci kontrol/disiplin altında tutmaya neden olmaktadırlar. Öğretmenler devrimci bir sorumluluk taşıyamazlar. İçlerinden devrimciliği bir yaşam olarak görüp hareket olanlar olabilir bu öğretmenlerin devrimciliği olduğu anlamına gelmez.
Kapitalist sistemin temel ayaklarından biri de okul ve öğretmenlerdir. Öğretmenler, okullarda işçilerin [emekçilerin] çocuklarına sınıf bilincini oluşturup, sınıf mücadelesi öğretmezler. Sınıf bilincini ve mücadelesini bölmeye dönük ve negatif bölücüdür öğretmenler.
Öğretmenin önüne Kemalist, Dindar, Entelektüel koyarak, kapitalist sistemin temel ihtiyaçlarından biri olan öğretmenleri ve öğretmenciliği gizlemek anti-devrimcidir.
6 yaşındaki çocuklar, kapitalizmin eğitim kurumlarda eğitime başlayacaklardır. Eğitim sistemi değişti dendi değişen egemenlerin ihtiyaçları ve çıkarlarıdır. Şimdilerde dershaneleri kapatıp bu dershanelerin okul haline getirilebilecek olanları okul yapacaklardır. Çünkü okula başlama yaşını düşürürken, yeni yüzlerce ilköğretim, lise, üniversite yapması gerekiyordu. Bunu dershaneleri okul yapıp yerine getirecektir.
Okullarda edebiyat, şiir, roman, bilim, sanat, tarih, coğrafya, matematik öğretilen her şeyde ırkçılık vardır. Tarih kitaplarından Resmi Tarih ile işçi çocukları zehirlenmektedir. Tarih kitapları milliyetçilik, ırkçılık keskin bir şekilde öğretmektedir. Coğrafya kitaplarında “dört mevsimin yaşandığı bir ülke” ifadeleri doludur. Yakılan ormanlar ve boşaltılan köyler bu kitaplarda yazmamaktadır.
Şiir okuması yapılırken, İstiklal Marşı bir şiir olarak ezberletilir; bir çocuk çocukluğundan gençliğine kadar İstiklal Marşı ve bilinçleri körelmiş şairlerin birkaç şiirini bilmektedir.
Sporda, öğretmenin bir rütbeli asker olduğu; öğrencinin de asker olduğu bir disiplin sporu verilmektedir. Üst üste çıkan gençlerin spor faaliyetleri yapılır. Bir öğrenci diğer öğrencinin üzerine çıkan (aşağılanma kültürü) üste çıkan çalışkan öğrencidir alttaki öğrenci tembel öğrencidir.
Öğretmenler başlı başına bir Sürekli Zindan Bekçileridir. Öğretmenler sınıfa girince öğrenciler ayağa kalmak zorunda. Bazı öğrenciler ayağa kalkmasa da okulun zindanlarından çıkamamaktadır. Okul bitice alacağı bir diploma vardır.
Öğretmenlerin maaşları fabrikalarda, işyerlerinden çalışan milyonlarca işçiden kesilen vergiler, paralardan dolayı maaş, sigortaları karşılanmaktadır. Sürekli Zindan Bekçileri, işçi çocuklarının siyasi, ekonomik, kültürel, davranışsal, sosyolojik ve psikolojik değişimin yapmaktadır bunu da kapitalist sistemin ihtiyaçları doğrultusunda kısa veya uzun dönemli ihtiyaçları doğrultusunda yapmaktadır.
Öğretmenlerin gündelik yaşamda adlarını yeniden adlandırmak istesek, “Sürekli Zindan Bekçileri”dir. Bir çocuk (insan) 12 yıl boyunca zorunlu eğitimin sonunda neden ve sonuç diyalektiğinden yoksunlaştırılmıştır. Soru sorması, eleştiride bulunması ve kendi fikirleri ile şiir yazmasına engel ve yasak koymaktadır.
Okula giden çocuklara, Hegel’i, Marks’ı, Lenin’i, Tolstoy’u, John Steinbeck’in Bitmeyen Kavgası bilinçli bir şekilde okutulmaz.
Neden okulların etrafında yüksek duvarlar (hapishanelerin aynısı), duvarların üzerindeki dikenli teller (hapishanelerin aynısı), kapısında özel güvenliği (hapishanedeki silahlı askerdir) bunun anlamı da okul ve öğretmenler nesnelliği ile de disiplin toplumudur.
Okul bahçesindeki işçi çocuğunun her davranışı Sürekli Zindan Bekçileri tarafından sürekli kontrol / disiplin edilmektedir. Davranışları insan ve kolektif bütün değerleri, Sürekli Zindan Bekçileri tarafından yok edilmektedir. Kapitalizmin bencilliği, bireyselciliği, çıkarcılığı, dizişmesini öğretmeler tarafından öğrenmektedirler.
Çocuk okula gitmeye başladıkça kendisini Sürekli Zindan Bekçileri ile içselleştirmektedir ve onun gibi olmak istediğini ifade etmektedir. Bu da çocukta yeni bir bilinç öğretilecektir/öğrenecektir. “Celladına aşık olma” kültürünü sahiplenmektedir.
Kendisine zulmeden, döven, tecavüz eden, aşağılayan, hakaret eden ve babasının, annesinin maaşlarından kesilen paralarla geçimini sağlayan Sürekli Zindan Bekçilerine aşık olacaktır. Bunun olması doğaldır çocuğun ve gencini sınıf ve siyasi bilinci köreltilmiştir kendi sınıfı unutturulmuştur.
Yıllarca öğretmenlerin yanında kalan işçi çocukları bunun doğal bir şeymiş gibi olduğunu düşünecektir. Okullar zindandır, okullardaki öğretmenler Sürekli Zindan Bekçileridir.
Alışveriş merkezlerine gidip, ihtiyacı olmayan şeyleri tüketmesini ve alışveriş merkezlerinden nasıl davranacaklarını öğretenler, düşünmeyi Engizisyon mahkemeleri gibi yasaklayanlar, ezilenin işçi olmadığını söyleyenler, kısaca egemenlerin kapitalizmini çocukların beyinlerine sürekli sokan Sürekli Zindan Bekçileridir.
Yapılan okullarda ve bu okullar için inşa edilen yollar da kapitalist sistemin önemli sektörlerini beslemektedir. Onun için okullar doğaya da zarar vermektedir, insan merkezli insan yetiştirmektedir. Ormanları yakıp, kesen bunun yerine yüzlerce okul yapan sistemin düşünce fikirlerini insan merkezli düşünmektir.
Doğa merkezli düşünerek okulların ve bu okullar için yapılan yolların ne kadar gereksiz olduğu anlaşılacaktır. İnsanlığın doğası olan bilginin ortaklığını savunmak için kapitalist sistemde paralı ve parasız eğitime hayır demeliyiz. İnsanlığın yüz binlerce yılda oluşturduğu bilgi birikimi ve becerisini okullarda almak bizleri aptallaştırmaktadır.
Aptallaşmaya Hayır, Okula Hayır
Gelecek Okulda Değil, Sokaktadır.


Aykut Şahin

Yeryüzündeki Tembel Karıncalar: Öğretmenler: Sürekli Zindan Bekçileri
 
Üst